AY: BİR ŞEHİRDE EĞER MEDYA MARKA İSE O ŞEHİR MARKADIR
Ziyarette Konuşan GGC Başkanı Meral Ay, kentin sorunlarına hakim olan MHP Gaziantep Milletvekili Sermey Atay ve MHP Gaziantep İl Başkanı Mustafa Bozgeyik’i ağırlamaktan mutluluk duyduklarını belirterek, çözüm odaklı çalışan ve çaba gösteren herkese destek destek olacaklarını söyledi.Sorunları ve çözüm yollarını bilip o yoldan çözüme ulaşmanın önemine değinen Ay “Evet, sorunları bilmek kadaro sorunların çözümünü de sağlamak önemli. Bunun için gidilen yolda kimlerle neler yapılacağını çok iyi bildiğiniz için öncelikle teşekkür ediyorum. Gerçekten bizim de kanayan yaramız. Biz ve birçok arkadaşımız, biz onlara gazeteci demiyoruz gasteci diyoruz. Bu arkadaşlarla bir arada olmaktan son derece rahatsızız. Gaziantep Gazetecileri Cemiyeti Başkanı olarak ne ben, ne de siz tek başınıza bu sorunları çözemeyiz. Bunun için güç birliği yapmamız gerekiyor. Ve özellikle size çok güveniyoruz. Çünkü hukuk komisyonundasınız. Bunu özellikle sizden rica ediyoruz. Gaziantep’te tek basın savcısı var. Ama yasalar yeteri kadar uygulanmıyor. Bakın bu işin bir standardı var aslında. Bunu takip edebilirler. Bu işte basın savcısı bu işi boşluğa bıraktığı zaman açık ve net söyleyeyim, bunlar gibi insanlara kapılar sonuna kadar açılıyor. Bir şehirde eğer medya marka ise o şehir markadır. Gaziantep´in marka olmasını istiyorsak öncelikle gerçekten gazeteci olan arkadaşlarımız desteklenmeli. sorunları çözülmeli. Gazeteci gibi davranan şantajcılar ile ilgili de, hukuksal olarak el birliğiyle mücadele edilmeli. Ben bu sorunu çözmek için her şeyi yapmaya hazırım.” diye konuştu
ATAY: GAZETECİ DUYDUĞUYLA DEĞİL BELGE İLE KONUŞUR
MHP Gaziantep Milletvekili Sermet Atay’da suç işleyenlere adli anlamda gerekli cezalar verildiği zaman bunun düzeleceğini belirterek “Mesleği hakkıyla yapan bütün gazetecilerin yanındayım. Herkes görevini yaptığı sürece bir sorun çıkmayacaktır. Gazeteci duyduğuyla değil belge ile konuşur. Önceden cezasızlık algısı vardı. Fakat şuan öyle değil, infaz kanununda değişiklik yapılacak. Bu işi alışkanlık haline getiren hangi suç tipi olursa olsun cezasını çekecek. Görevini hakkıyla yapmayan Gazeteciler, işi hakkıyla yapan gazetecinin ne itibarını bozmalı, ne de sizin camianızı lekelemeli. Son olarak Cumhurbaşkanımızın ve Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli´nin de açıklaması ile cezasızlık algısı kalkacak, suç işlemeyi alışkanlık haline getirmiş insanlar tutuksuz yargılanmayacak.” dedi.
BİZİM GÖREVİMİZ GAZİANTEP´İN SORUNLARINI ANKARA´DA DİLE GETİRMEK
Atay “Basın Türk milletinin sesi, bizim sesimiz. Onun için kıymetimizi biliyoruz. Gaziantep gibi bir şehrin böyle güzide bir bayan başkanı olması bizlere de gurur verdi. Yönetim genellikle bayanlardan oluşturulmuş. Bu da Gaziantep´in gerçekten geliştiğini basın anlamında layık olduğu yerde ve layık olduğu kimseler tarafından temsil edildiğini gösteriyor. Biz basından seçim bittikten sonra herkesin seçim kazanmış gibi görevine dönerek bizlerin sesini Gaziantep halkının sesini duyurmasını isteriz. Ben bir basın emekçisi annenin çocuğuyum. Yeni görevinizde başarılar diliyorum Biz de siyasi olarak sizlerin yanınızdayız. Bizim amacımız Gaziantep´in sorunlarını Ankara´da dile getirmek ve çözüm bulmak. Bunu yaparken de şovdan uzak kalbi duygularla yapmaya çalışıyoruz. Yani bazı arkadaşlar özellikle sosyal medyayı çok hor kullanarak sadece gündeme gelmek için attıkları tweetlerle gündemi değiştirmeye çalışıyorlar. Yani attığı tweet’e baktığınızda altında demogojiden başka veya polemikten başka hiçbir şey yok. Şehre bir faydası yok. Ama bu tür tweetler çok izlenme aldığı için arkadaşlar buna alışkanlık edilmişler.” Dedi.
ŞEHRİN SORUNLARINDAN BİHABERLER
Bazıların şehrin sorunlarından bihaber olduğunu belirten Atay “ İşte son günlerde Gaziantep´te bir bürokrat meselesi konuşuluyor. İşte tabi biz de Gaziantepliyiz ve Gaziantep´te sonradan gelip yerleşen, işte artık nüfus yüzlerinde Gaziantep yazan hemşerilerimiz var. Fakat biz istiyoruz ki Gaziantepli derken yani Gaziantep´in sorunlarını bilen, buranın suyunu içen, ekmeğini yiyen, burada yaşayan, mahallede oturan, buranın problemlerini bilen birileri gelsin. Bizim amacımız bu. Yoksa gelen insanlar tabi ki kıymetlidir. Çeşitli müdürler atanıyor. Şimdi isimlendirmeyelim. İşte şu müdür atanıyor, bu müdür atanıyor. Şık olan, doğru olan aslında Gaziantep´in yönetenlerinin bundan haberdar olması lazım. Ama şimdi, özellikle bunu arkadaşlarımız yanlış anlıyor. Cumhurbaşkanlığı almış olduğu bir prensip kararıyla şehirlere il müdürü seviyesinde genellikle Gaziantepli yani nüfusa kayıtlı olduğu yerlerden vermiyorlar. Böyle bir prensip kararı var. Böyle bir prensip kararı olunca da il müdürleri genellikle il dışından atanıyor. Onların da aslında günahı yok. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız ve Cumhurbaşkanı´na ne iletmek lazım? Gaziantep gibi şehirlerde İstanbul, Ankara, İzmir gibi değiliz. İstanbul, Ankara, İzmir kozmopolit şehirler. Ama Gaziantep böyle değil. Herkes tabiri caizse birbirini tanır. Herkes birbirinin akrabasını, yakınını derdini bilir, dermanını bilir. Biz böyle geçtiğimiz için biz de şey istiyoruz yani böyle tanıdığımız, bildiğimiz birileri olsun istiyoruz. Tabii ki gelen arkadaşlar birbirinden kıymetli arkadaşlardır.” dedi.
CUMHUR İTTİFAKİ VEKİLLERİ OLARAK ÇOK UYUMLU ÇALIŞIYORUZ
Cumhur İttifakı vekilleri olarak zaman zaman toplantı yaptıklarını belirten Atay “ Abdülhamit Bey sağ olsun bu konuda ev sahipliği yapıyor. Yerel yönetimlerde Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkanı Fatma Şahin Başkanımızla çok uyumlu çalışıyoruz. Hiçbir zaman ters düşmedik. Söylediğimiz bütün talepler de hep yanımızda oldu. Çözmediyse bile bize neden çözemediğini izah etti. Bu anlamda uyumluyuz. Problemimiz yok. Sıkıntı sadece yukarıda bu özellikle bürokrat atılmalarında son zamanlarda biraz rahatsız olduk. Sivil toplum kuruluşları, Gazeteci Cemiyeti, Sanayi odası, Ticaret Odası, Organize Sanayi Bölgesi, dernekler, vakıflar yani bunlarla şehirle konuşularak bir çözüm üretilse hepimize daha fayda olur. Ama bunu yapmak yerine bazı arkadaşlarla alışkanlığı arkadan dolanmak süretiyle siyaset yapıyorlar. Yani yüzümüze farklı konuşuluyor. Arkamızdan farklı konuşuluyor. Farklı şeyler yapılıyor. Bu da rahatsızlık doğuruyor. Aslında eğer şehirde özellikle sivil toplum kuruluşlarının sesi çıkmaya başladıysa ve bunlar koru olarak toplu olarak birlikte hareket ediyorlarsa orada bir talep vardır, bir sıkıntı vardır demek. Bunu dinlemek lazım. Bunu dinleyecek olan makam kim? Bir dinleyecek olan makam şehri yönetenlerin Valisi belediye başkanları ve milletvekilleri. Ne demek? Sizlerin vekili. Yani sizlerin sesi, sizlerin kulağı, sizlerin kafanızdaki düşüncenin icraata dönmüş şekli. Milletvekili bu. Milletvekili koltukta oturmak, koltuk işgal etmek demek değil ki. Benim ikinci dönemim bu. Gelince işte dikkat ediyorsunuz arkadaşlar. Ben şova yönelik değil, öze yönelik bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Yani gidiyorum, kahveye gidiyorum, vatandaşa gidiyorum, bürokrasiye gidiyorum, partiye gidiyorum, ilçelere gidiyorum, köylere gidiyorum, onlardan topluyorum. Topladığımı götürüp Ankara´da diğer arkadaşlarıyla paylaşıyoruz. Mesela Abdülhamit Bey eski bakanlık yapmış, şimdi grup başkan vekili. Gerçekten çok nazik, kibar beyefendi ve şehrimizi çok iyi temsil eden bir arkadaşımız. Diğer vekili arkadaşlar da tabii ki şehrimiz için bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Ama şehirden uzak olan arkadaşlar var. Şehir sorunlarından bir haberi olanlar var. Yani şehir sorunu deyince hemen çıkıp iki tane tweet atayım. İşte ona saldırayım, buna saldırayım. Buradan gündem yapayım diyen arkadaşlar var.” Dedi.
BU ŞANTAJCI GAZETECİLERİN ARANIZDAN UZAKLAŞTIRILMASI LAZIM
Atay “Basında da çeşitli problemler var. Basında da yok değil. Basında da basının kusura bakmayın sizleri tenzih ederek söylüyorum. Bir kaliteye ulaşması lazım. Gerçekten kalitesiz insanların aranızdan temizlenmesi lazım. Yani gazeteciliği bir geçim aracından bir kamu hizmeti gibi gören, sosyal bir hizmet gibi gören arkadaşların burada olması lazım. Gazeteci her şeyden önce objektif olmak zorundadır. Gazeteci gördüğünü yazmak zorundadır, duyduğunu yazmak zorundadır. Gazeteci dedikodu yazmaz Ama şimdi son zamanlarda bakıyoruz, bu bir moda oldu. Şu şunu dedi, bu bunu dedi, dedikodu gazete manşetine çekip insanlara itibar suikastı yapıyor. Kişilik suikastı yapıyor. Bunun adı basın değil, bunun adı farklı bir şey. Yani bunun adı yani bu özellikle sizlerin huzurunda söylüyorum. Bu şantajcı gazetecilerin aranızdan uzaklaştırılması lazım. Gidip bir iş adamına seninle ilgili şunu yazarım, bunu yazarım, bana şunu ver diyen adamın öncelikle sizin aranızdan uzaklaşması lazım. Daha sonra açık ve net söylüyorum. Cumhuriyet Savcılığının ve Emniyet Müdürlüğü´nün harekete geçip bunlarla ilgili işlem yapılması lazım. İş adamlarını şantaj yapan, kendilerine şantaj yapan bu tür adamları gidip Cumhuriyet Savcılığına şikayet edip bunlara ceza aldırması lazım. Gazetecilik bu değil. Gazetecinin layık olduğu muamele de bu değil. Eğer gazeteci gidip bir sanayicinin yanında, bir iş adamın yanında veya bir bürokratın yetkilinin yanında itibar saygı görmüyorsa inanın bu sebepler. Bu tür adamlar yüzünden. Şimdi sen görevini tam yapsan herkesin bir siyasi fikri olabilir. Savcı olur, solcu olur, liberal olur, demokrat olur, sosyal demokrat olur. Herkes birbirinin fikrine saygı duyacak. Ama sen gazeteciliğe kalkıp da şahsi menfaatin için kullanır, bir şantaj aracına dönüştürür, insanlara itibar suikastı yaparsan kusura bakma bunun adı gazetecilik değildir, bunun adı şahsiyetsizliktir, başka da bir şey değildir. Yani birine sadece çamur atmak için, birine çirkef atmak için, birine kişilik suikastı yapmak için, gazetene, manşetine olmadık şeyleri yaz, arkasından da tazminat davası açılınca, araya adam sok, hatırladıkları adamları sok, aman şikayetten vazgeçin, aman tazminattan vazgeçin. Ama sen yazdın, insana orada itibar suikastı yaptın, mesleğini kötüye kullandın, sana bir gazete yazma yetkisi verdilerse senin bunu insanların haber alma özgürlüğü çerçevesinde alıp somut olayları paylaşman yerine olayları şahsileştirip birileri bir şey söyledi onu yazdın Böyle bir gazetecilik anlayışı olabilir mi? Yazdığın insanın ailesi var, yazdığın insanın çocuğu var, yazdığın insanın karısı var, akrabası var. Bunları yazılır mı? Gazetecilik bu mu? Gazetecilik şahsiyetle uğraşmak değildir. Gazetecilik adı üstünde yani toplumun haber alma organıdır. Sizlerin görevi kutsal bir görev.” Dedi.Atay sözlerini şöyle tamamladı “Gazetecilerin hepsinin başımızın üstünde yeri var. Bizim tek şikayetimiz gazetecilik mesleğini bir basamak olarak kullanan şahsiyetsizlerdir. Yeni görevimizde başarılar diliyoruz. Yapabileceğimiz her şeyde yanınızdayız. Yerel basınımız en güzeline layık Tabii basın maddi anlamda da sıkıntı çekiyor. Biliyorum. Problemlerinin farkındayız. Şimdi eskiden yazılı basın işte belli birliklerde gelir sahibiydi. Şimdi şartlar zorlaştı. Sigortalı çalışan diğer şartları topladığınızda bir gazeteci evini geçindirecek parayı zor çıkarıyor. Bir de sosyal medya bir olay çıktı. Sosyal medya gazeteciliği. O da farklı bir bakış açısı. Bunu da iyiye kullanan arkadaşlar var, çok güzel yapanlar var, milyonlarca takipçiler var. Ama bir de kötüye kullanan var. Bir de Whatsapp gazeteciliği çıktı. İşte ortada gazete yok ama Whatsapp´tan devamlı haber geliyor.”
BOZGEYİK: BASININ YANINDAYIZ
MHP Gaziantep il Başkanı Mustafa Bozgeyik’te konuşmasında basının önemli görevleri olduğunu belirterek “Özellikle sizin şahsınızı ve tüm yönetim kurulu üyelerini biz de tebrik ediyoruz, başarılar diliyoruz. Gaziantep´e basını olarak vereceğiniz her türlü katkının yanında olduğumuzu belirmek isteriz. Bu şehir adına yapacağınız her türlü faaliyetlerde bizler de sizin yanınızdayız” dedi.