<p><strong>Cumhur ittifakı ve Millet ittifakının rakipleri üzerinden en fazla çatıştıkları husus güven duygusunu zedeleme çabalarıydı. Bahçelinin zillet ittifakı ifadeleriyle aşağılama gayretleri yanında benzemezler nitelemesi, tarafları ve tabanlarını ayrıştırma stratejisinin temeli oldu.</strong></p> <p><strong>         Cumhurbaşkanının illet ittifakı hitabı yanında PKK ve FETÖ örgütleriyle ilişkilendirme çabaları seçim sonuçlarına baktığımızda, tutmadı. Nihayet Cumhur İttifakının beklentileri hilafına bu siyasi tablo oluştu. Özellikle Ankara’da yapılan seçim sonucu en fazla Bahçeli’yi rahatsız etti. Elbette hükümet kendi gücünün azalması şeklinde değerlendirmeler yaptı. Bahçeli ise geleceği açısından somut bir tehdit şeklinde algıladı. Bu sebeple adeta tüm Bahçeli avanesi Mansur Yavaş’ı engellemek ve başarısız kılmak için ellerinden  gelen her türlü imkanı kullanarak süreci sabote etmeye çalışıyor. </strong></p> <p><strong>         Mansur Yavaş korkusu MHP’den aday yapıldığı dönemde başladı. Hafızalarımızı yokladığımızda MHP Genel Merkezi kendi çıkardığı aday olan Mansur Yavaş’ın kazanması için çalışmadı. Bilakis Melih Gökçek’e çalıştı. Böyle vahim çelişki MHP Genel Merkezi’ni bilenler açısından sürpriz olmaz. </strong></p> <p><strong>Bu sonuçla Mansur Yavaş kaybetti, ama mağdur olması hasebiyle güçlenerek çıktı. 2014 yılı  seçimlerin de Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanlığı’na  CHP’nin adayı olarak katıldı. Trafoya giren kediler(!) yüzünden Atı alan Üsküdar’ı geçti(!). Yine Melih Gökçek kazandı fakat beş yıldır kafalarda oluşan soru işaretleri cevabını bulamadı</strong></p> <p><strong>31 Mart seçimlerine geçmişten alınan derslerin ışığı altında girildi. Özellikle sandık güvenliği çok önemsendi. Bu gayretler semeresini verdi ve 2014’teki hataya düşülmeden Büyük Şehir Belediye Başkanlığı’nı Mansur Yavaş kazandı.</strong></p> <p><strong>Bu sonuç elde edilirken toplumsal barışa, mutabakata, hatta kucaklaşmalara yaptığı büyük katkıyla siyasi tarihimizde müstesna bir yere sahip oldu.</strong></p> <p><strong>Devlet Bahçeli ve ekibinin tüm aleyhteki faaliyetlerine rağmen, ülkücülerin kahir ekseriyeti Mansur Yavaş’ın etrafında kenetlendi. Tehditler, iftiralar, engelleme çabaları sonucu değiştirmedi ve Mansur Yavaş kazanırken birkaç yıldan beri kaybeden Bahçeli bu sonuçla çok ağır bir darbe daha aldı. Bu seçimle geçmişten beri CHP ve gerçek ülkücüler arasına Bahçeli’nin örmeye çalıştığı duvarlar yıkıldı. Tüm CHP tabanı ve ülkücüler el ele,  gönül gönüle kazanmanın gururunu birlikte yaşadılar. Sonuçların ilan edilmesinin arkasından CHP Genel Merkezi önünde bayraklarımızla, bozkurt işareti yapan heyecanlı kalabalıklar yakın siyasi tarihimizin en önemli karelerinden biri oldu. Bahçeli’ye rağmen bir araya gelebilen farklı siyasi tercih mensupları Adalet, Cumhuriyet ve Demokrasi söz konusu olduğunda nasıl kenetlenebildiklerini gösterdiler.</strong></p> <p><strong>Seçim çalışmaları boyunca bilhassa Cumhur İttifakı adayı Mehmet Özhaseki’nin eski ülkücü olduğunu birkaç platformda vurgulama ihtiyacı hissetmesi ülkücü oylarının istikameti ile ilgili tereddüt ve kaygılarını anlatıyordu. Güya ülkücülerin başı olduğunu iddia eden Bahçeli ve ekibine rağmen tüm milliyetçiler aklıselimle tercihlerini CHP ve Mansur Yavaş’tan yana kullandılar. Referandumdan beri gerçek ülkücüler Bahçeli ile yollarını ayırdılar. Zira itiraz kültüründen gelen ülkücülerden biat etmesini isteyemezsiniz, isterseniz de gerçeği tokat gibi yüzünüze çarparlar.</strong></p> <p><strong>Genel Başkanlığı’nı yaptığın camianın hissiyatını anlamaktan aciz olanlar maalesef gerekli dersi çıkarmak yerine koltuklarında oturmaya devam ediyorlar. Bu seçimle eski rekabetin gömüldüğünü yeni, aydınlık ve ümit veren bir başlangıç yapıldığını CHP’li - ülkücü kardeşliği ortaya koymuştur.</strong></p>