12 EYLÜL VE BÖLÜNME

Ali Ayhan Özçubukçu

5 yıl önce

<p>12 Eylül öncesini bilenler, kan davası haline getirilen<br />kamplaşmanın tarafları, bir müddet sonra çözümü silahta<br />aradı. Ve bu süreç çok ağır bedeller ödenerek yaşandı.<br />Çekilen büyük toplumsal acılar ve çıkarılan dersler sonucu,<br />bugün muhteris siyasilerin insanları sokağa dökme<br />çabaları sonuç vermiyor.</p> <p>Her ne kadar algılarımızla oynanarak düşman yaratmada<br />başarılı olunsa da, 12 Eylül öncesinde olduğu gibi<br />toplum silahlı çatışma ya da kaos noktasına gelmiyor.<br />İktidar yandaşlarıyla vatandaşın ekseriyeti arasında,<br />yaratılan husumet duygusu, siyasilerin sorumsuz<br />davranışları ve kışkırtmalarına rağmen sadece toplumda<br />gerginlik ve huzursuzluk düzeyinden öteye gitmiyor.<br />Bilhassa dini referans aldığını belirten bu iktidarın yüce<br />dinimizin aydınlık yüzünü saklayarak, çıkarlarına uygun yorum<br />getirmesi sonucu ortaya çıkan din eksenli ayrışmanın<br />olduğunu görebiliyoruz.</p> <p>Yalan yanlış ve hurafelerle izah edilen bu<br />çarpık dini yorum, hükümetin yandaş ve seçmen<br />yetiştirmek için dayattığı imam hatip okullarında, deizmin<br />yaygınlaşmasına hatta patlamasına sebep oluyor. Milli<br />eğitim ve Diyanet yetkilileri tarafından dikkat çekilen bu<br />olgunun bilhassa gençler arasında rağbet görmesi iktidar<br />cenahına panik yaşatıyor. Dindar ve kindar nesil hedefiyle<br />çıkılan yolda telkin edilen inançtan soğuyan gençlerin<br />çoğunluğa ulaşması, gerçekleşmesine çalışılan projede<br />ortaya çıkan büyük sapmayı anlatıyor. Halbuki aldıkları<br />direktif gereği uzun yıllar telafi edilemeyecek düşmanlığı<br />tabana yayarak 12 Eylül öncesinde başarılan, kardeşi<br />kardeşe kırdırmanın yollarını bulmaları icap ediyordu.<br />Ancak geçmişte yaşanan olaylardan çıkarılan acı dersler<br />sonucu halkı bir türlü sokağa dökemiyorlar. Geçmişte<br />silahla yapılan sindirme, korkutma caydırmaya yönelik eylemler<br />bu gün maalesef devlet gücü kullanılarak yapılıyor.<br />Özellikle mevcut hükümetin yetiştirdiği gençliğe, her<br />türlü maddi imkanın sunulması, türlü dünyevi zevki tadıp<br />yaşaması, dini jargon kullanan ama yozlaşmış ve dejenere<br />bir nesil ortaya çıkardı. Bu gençlik kavga etmez, mücadele<br />vermez, iftira atar, yalan söyler. Aktroller adı altında<br />büyüklerin hezeyanlarını, aldıkları talimatlarla sosyal<br />medya hesaplarından kusar, tehdit eder, ihbar eder, iftira<br />eder.</p> <p>12 Eylül öncesinin ateşli silahları yerini dindar ve kindar<br />denen bu neslin kullandığı bu şerefsiz yöntemlere bıraktı.<br />Para ve satın aldığı her şeye hiç emek vermeden sahip<br />olanlar kaybetmemek için insan onuruna yakışmayan metotlarla<br />mücadeleden sonuç alacaklarını sanıyor.<br />Geçmişte sağ sol adı altında birbirine kırdırılan, ama<br />ölümü hiçe sayan idealist nesil yerini muhafazakar denilen<br />mutlu ve müreffeh kan emicilere bıraktı. Böylesine<br />düşmanlaştırılan toplumda taraf olması gerekenler yani<br />iktidardan nemalananlar, halkla mücadelede yine halkın<br />içinden çıkan çaresizlik ve zaruret yüzünden polis ya da<br />jandarma olan çocuklarımızı kullanıyor.<br />Geçmişte birbirleriyle kavga eden siviller yerine,<br />devlet imkanları hayasızca kullanılarak güvenlik güçlerini<br />kavganın tarafı haline getiriyor. Bilhassa toplumsal<br />olaylarda, sıkılan basınçlı sular, plastik mermiler ve biber<br />gazı, kullanılan orantısız güç halkta asayiş birimlerine<br />güveni zedeliyor. Yukarıdan verildiği anlaşılan emir ve<br />talimatların kendi vatandaşından korkanların ruh halini<br />açık seçik anlatıyor. Kendilerine yöneleceğini düşündükleri<br />her türlü haber, fikir ya da eylemi şiddetle bastırmak<br />suretiyle bu düzenin devam edeceğini sanıyorlar. En<br />küçük eleştiriyi, hapisle tecziye etmek ya da tazminata<br />mahkum etmek suretiyle siyasallaştırdıkları yargıyı silah<br />gibi kullanıyorlar. Çalışanları,eşleri ve çocukları ile tehdit<br />ederek ya da serbest meslek sahiplerini sigorta denetimleriyle<br />korkutarak sonuç almaya çalışıyorlar. Büyük iş<br />adamlarını masak ya da maliye müfettişleri yoluyla sindiriyorlar.<br />Ve yaşı, kariyeri, cinsiyeti, etnik kökeni, mezhebi<br />ne olursa olsun elleriyle büyüttükleri fetönün, mensubu<br />olmak suçlamasıyla korku içinde yaşatıyorlar. 12 Eylül öncesiyle<br />kıyasladığımızda kamplaşma ve düşmanlaşmanın<br />bu gün çok daha ileri boyutlarda olduğunu söylemeliyiz.<br />Yaşayanlar teslim edeceklerdir; O gün için silahlı mücadele<br />gençler tarafından yapıldı. İstisnası olsa da halkın<br />çok büyük bir kesimi bu mücadelede taraf değildi. Tersine<br />kardeş kavgasının bitmesi için herkes gücü üzerinde<br />katkı vermeye çalıştı. Nitekim 12 Eylül’den sonra yapılan<br />anayasa oylamasının 90’nın üzerinde tasvip görmesi<br />kardeşkanı dökülmesine karşı verilen anlamlı bir cevaptı.<br />Halbuki bu gün, yarılan toplumun bir kesimi mevcut<br />hükümeti ve temsil ettikleri fikri kabul etmiyor. Diğer<br />kesim ise elindeki her türlü yetkiyi ve imkanı tehdit unsuru<br />olarak kullanıyor. Camilerde vaaz veren hocaların kahir<br />ekseriyeti, gerilen ve bölünen toplumun bir kesimi için<br />militanlık yapıyor. Memur sendikaları hatta tüm STK’lar<br />marifetiyle liyakat yerine biat ikame edilerek tarafgirlik<br />teşvik ediliyor. Belediyeler kayırmacılığın ve ayrışmanın<br />en önemli cephesi haline getirildi. Muhtarlar eliyle fakir<br />fukara garip gureba da ihtiyaçlarına göre değil siyasi<br />tercihlerine göre değerlendiriliyor.</p> <p>Hasılı, iktidar vatandaşları, kendisinden olan ve<br />olmayanlar şeklinde 12 Eylül öncesine rahmet okutulacak<br />şekilde düşmanlaştırdı. O günlerde kavganın ve<br />çatışmanın tarafı bilhassa üniversiteli gençlikti. Bu gün<br />ise maalesef örnek olması gereken din adamları başta<br />olmak üzere her yaş ve kariyerden siyasi İslamcılar,<br />bölünen taraflardan birisi haline getirildi. Yüce dinimizin,<br />çıkar çatışmalarının merkezine oturtulması, AKP<br />ve yandaşlarının bu ülkeye ve islama yaptığı en büyük<br />kötülük olarak hep, hatırlanacaktır.</p>
YAZARIN DİĞER YAZILARI