<p>Seçilmiş olarak, milletvekili ve Belediye Başkanı, atanmış olarak, bürokrat ya da teknokrat adaletin gerçekleşmesinden neden korkar? İşgal ettikleri makamın gerektirdiği yetkileri kullanırken son derece rahat hareket eden zevat mesuliyetin üstlenilmesinden neden imtina eder? Çünkü yetki; otorite, güç ve azamet anlamını taşırken, sorumluluk; kötüye kullanan imtiyazın bedeli hatta cezası demektir.</p>
<p> Gelişmiş, azgelişmiş yada ilkel, bütün beşeriyet verilen yasal gücü rahatlıkla kullanırken, gelişmiş toplumlar liyakati vazgeçilmez ön şart; yasaların emrettiği denetimi de, sistemin devamının icabı olarak kabul eder. Murakabenin güçlü olması, sistemin sağlıklı çalıştığına işaret ederken aksi durum, otoriter ve diktacı anlayışa zemin hazırlar. Bu bakımdan hukuk ve adalet; dikta ve biat anlayışının panzehridir.</p>
<p>Ülkemizde son yıllarda açıkça kendini gösteren dini, ladini, politik, apolitik, disiplinli, gevşek, bütün oluşumlar, biatçı insana göre şekilleniyor.</p>
<p>Genel Başkanlar partililerden, şıhlar-hocalar müritlerinden, dernek başkanları üyelerinden, meslek odası başkanları meslektaşlarından, müdürler personelinden mutlak anlamda itaat bekliyor.</p>
<p>Geçmişte askeri disiplin ve hiyerarşiyi diline dolayan din bezirgânları, kendi cemaatlerinde gerçekleştirdikleri mürit itaatiyle parmak ısırtıyorlar. Allah’ı ve Resulünü sevdirmek yerine korkutarak sağladıkları otorite, hiçbir askeri disipline kıyas kabul etmez. Böylesine sert, katı ve her türlü istismara açık yapıdan beslenen hocalar gibi siyasetçiler ve yöneticilerde maalesef aynı standart davranışı sergiliyor.</p>
<p>Bir piramit gibi sıralanmış hiyerarşik yapının hücreleri daima kendisinin bir üstüne biat ve itaat ederek her anlamda teslimiyetin esas alındığı bu netameli yapıyı devam ettiriyor. Mevcut iktidarın tüm sansür ve dikkatlerden kaçırma çabalarına rağmen sık sık haberlerde okuyup izlediğimiz iğrenç olayların böyle hastalıklı bir yapıdan beslendiğini üzülerek görüyoruz. Bu tip çarpık yapılarla mücadele için liyakati öne çıkartarak her alanda bilgi ve tecrübenin revaç bulmasıyla, partizanlık ve himaye ortadan kalkar. İşini en iyi biçimde yapmaya çalışanların öncülüğünde ilerleme sağlanır, böyle bir anlayışın egemen olduğu idari ve siyasi yapıdan da mürit çıkmaz.</p>
<p>Ama sırtını bir yerlere dayayarak belli mevkilere gelenler, sistemin doğal unsuru olmak yerine suç örgütünün üyesi olurlar. En alttan zirveye kadar zincirleme çıkar ilişkisiyle birbirine bağlananlar bütün güç ve enerjilerini mevcut ortamın devamı ve muhafazasına harcarlar. Zira halkalardan birinin kopması diğer adıyla yolsuzluk soruşturmasına konu yapılması buradan nemalanan her kademedeki insanı ilgilendirir.</p>
<p>Suç sistematiği açısından mesele bireysel değil kurumsal hale gelmiş demektir. Elbette gerek idari, gerek siyasi, gerekse hukuki bakımdan yapılması gerekenler, muhtevanın büyüklüğüne paralel olarak yapılır.</p>
<p> Böyle bir durumla karşılaşacaklarını hesap edenler ilk etapta suçlamaya muhatap olacakları koruma altına alarak konuşmalarına engel olurlar. Herhangi bir delil ya da itiraf en üstten, en alta organizasyonun dağılmasına sebep olur. Bu ihtimal hesabı sürekli yapıldığından öncelikle kutsal dava, büyük hedef ve idealler söylemiyle ikna çalışması yapılır, tutmazsa maddi imkânlar seferber edilmek suretiyle sükûnet sağlanmaya çalışılır. Bu aşamadan da sonuç alınamazsa, tehdit ve şantajlar devreye sokulur.</p>
<p> İlk etapta yargı karşısına çıkarılacak küçük hissedar, aile fertleri ya da istikbal endişesi üzerinden kontrol edilir. İkinci aşamada savcı ve hâkimler üzerinde sürgün tehdidi ya da fetö iftirasıyla büyük ölçüde sonuç alınır. Bu tür tehditlerle hizaya sokulan yetkililer terfi ettirilerek daha etkili makamlara getirilir. Elbette bu insanlara, ileride doğabilecek önemli davalarda daha kritik hizmetler yaptırılacaktır.</p>
<p>Tamamen maddi ve siyasi gücü elde tutmaya yönelik bu organizasyonların, göz alıcı ambalajlarında din, iman, ümmet, millet, namus ve cihat yazılıdır. Bu kast sisteminin en alttaki kalabalık kesimi aşkla ve gözyaşıyla söylenenlerin doğruluğuna inanır. Tabandaki bu insanlara tahsil edilen paranın fitresi fak-fuk fonu, belediyeler ya da vakıflar kanalıyla aktarılır. Yürütülen paranın zekâtı da parti yetkilileri, belediye ve bakanlık çalışanlarına tahsis edilir, aslan payı da kurmaylar arasında paylaşılır.</p>
<p>Bu ballı sistemden fazlasıyla istifade edenler elbette biat ve itaat isteyerek, düzenin devamını sağlarlar. Bu gidişe dur demenin yolu liyakati ödüllendirmekten geçer. Çünkü işini en iyi şekilde yapanlar himayeye ihtiyaç duymadıkları için biat etmez, el etek de öpmezler.</p>