‘Didişme büyüyor…’

Çetin Ünsalan

10 ay önce

Merkez bankaları ile finans piyasaları arasında faizde zamanlama ve indirim başlığı üzerinden ilginç bir mücadele yaşanıyor. Neredeyse tam bir bilek güreşi denilebilecek bu durumda adeta bir satranç izliyoruz.

Yapılan açıklamaları kesinlikle dikkate almayan ve algı üzerinden fiili durum yaratıp, merkez bankalarını faiz indiriminde erken hareket etmeye zorlayan bir finans dünyası gerçeği var. Her faiz kararı sonrasında, iyimser ve güvercin söylemleri arasında faiz indirimlerinin başlangıcı ile ilgili zamanlama verip, spekülasyon yaratılıyor.

Sonrasında merkez bankası başkanları ya da yetkilileri çıkıp, aynı şeyi söylüyorlar. Veriler enflasyonda kalıcı bir düşüş izlenimi vermediği ve bize faiz indirimi için tutarlı bir ortam sağlamadığı sürece kısa vadede faiz indirmeyi düşünmüyoruz.

Fakat asla tatmin olmuyorlar. Resesyon ihtimali üzerinden, merkez bankalarını markaja alıp, erken hareket etmeye zorluyorlar. Bunda da kamuoyu baskısı yaratarak zemin hazırlayacak bir tavır geliştirdiler.

Lakin parasal genişlemeyi zaten pandemi sürecinde yapmış olan ülkeler, bilhassa merkez bankaları açısından çift hanelerden gerileyen enflasyonun da getirdiği kredibiliteyle duruma dayanıyorlar. Belli ki bu mücadele bitmeyecek.

Fakat Davos’ta verilen mesajlar merkez bankaları ve yetkilileri tarafından daha net oluşmaya başladı. Yüksek perdeden erken bir faiz hamlesini beklemenin hata olduğunu, bu konuda finans dünyasının aşırı beklentiye girdiğini ve bunun yanlış bir tavır olduğunu belirtiyorlar.

Kriterlerini yine ‘gelecek veriler’ üzerine koyarak, kalıcı bir başarıdan bahsetmek için erken olduğunun altı çiziliyor. Bu şartlar altında enflasyon gerçekten düşecek mi, kalıcı olarak dizginlenebilecek mi bilinmiyor.

Hatta resesyon tehdidine karşı, asıl korkulanın dile getirilmese de halen stagflasyon olduğu o kadar belli ki. Çünkü stagflasyonu yönetmek çok zor. Resesyonu ya da enflasyonu tek başına yönetebilirsiniz.

Zira halklardaki satın alma gücü, tasarruf fazlalığı ve pandemide dağıtılan kaynak, ekonomi yönetimlerinin oyun alanını genişletiyor. Buna karşılık finans piyasaları, bilhassa dağıtılan kaynağın merkeze gitmeden, kendilerine gelmesinin yollarını arıyorlar.

Şüphesiz ikisi de suç değil. Doğal olarak para kazanacak ortam yaratmaya çalışıyorlar. Ama genelin faydasına mı işte orası tartışmalı. Zira erken yapılacak bir hamle, bugüne kadarki maliyetleri boşa çıkarttığı gibi, dizginlenemez bir enflasyonu da önümüze getirebilir.

Bunun farkında olan merkez bankaları ise temkinli tavırlarını bozmayarak, gelecek veriler ışığında hareket edeceklerini defaten tekrarlıyorlar. Tüm bu gelişmelerin içinde biz neredeyiz? İşte bizim durumumuz biraz farklı.

Daralmada da, resesyonda da, enflasyon ortamında da, tasarruf frenlemesinde de zarar ediyoruz. Çünkü sorunumuz aynı, nedenlerimiz farklı. Ama nedense görmemekte ısrarlıyız.

cetinunsalan@yahoo.com

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI