ERKEK DEDİKLERİ (!)

Hayatımızın içinde sürekli kullanılan, erkeklik nitelemesi, dürüstlük ve mertliği ifade eder. Duygularında, davranışlarında ölçülü ve ağırbaşlı tavır sergileyenler için “erkek gibi” yakıştırması yapılır. Toplumda genel kabul gören anlayış icabı; Erkek adil olur, mert olur, fedakâr olur, merhametli olur, himayeci olur. Erkek, inançlarında, davranışlarında, ifadelerinde ve vaatlerinde samimi olur. Hayat kavgasını ön saflarda veren erkek, bilgili, tecrübeli, güvenilir olur. Az konuşur çok dinler. Sosyal statüsüne bağlı olarak sorumlu olduğu herkese karşı son derece tutarlıdır. Bu özelliklere bağlı olarak erkeğe güven ve saygı duyulur. Sevgi ve ilgi gösterilir. Maşeri anlayışımız içinde bu ölçüde kapsamlı ve müspet sıfatlarla andığımız erkek, maalesef son 15- 20 yıl içerisinde adeta mutasyona uğradı ve başka bir şekle inkılap etti. Bilhassa dini ve siyasi kimlik sahiplerinde görülen ahlaki ve vicdani erozyon toplumdaki değer hükümlerini alt üst etti. Makyevelist yaklaşımla; gayeleri için her yolu ve vasıtayı mubah gören bu kesim, bütün mukaddeslerimizi tartışılır hale getirdi. Sürekli irtifa kaybeden kişilikleri sebebiyle referans aldıklarını iddia ettikleri yüce dinimiz İslâm’a büyük zararlar verdi, vermeye devam ediyor. Tedavülden kaldırdıkları hasbi davranışlar yerine; yalan, riya ve iftiraya başvurmaları toplumun manevi bünyesinde çok uzun yıllar telafi edilemeyecek tahribatlara yol açıyor. Söylem ve eylemlerinde çelişki, itikat ve imanlarını dahi sorgulanır hale getiriyor. Mahkeme-i Kübra ya inansalar vebalden sakınırlar. Hele mübarek ramazan ayında ağızlarından çıkacak her söze, attıkları her adıma ziyadesiyle özen gösterirler. Ne yazık ki erdemi ve ahlakı, dini ve siyasi demagojilerine garnitür yapanlar, kişisel ikballeri uğruna bu ülkeyi ve geleceğini kurban etmekten çekinmiyor. Bilhassa İstanbul’daki seçimlerin yenilenmesi kararıyla birlikte kendilerinin de inanmadığı yalanları toplumu etkilemek adına ısrarla tekrarlamaları “erkeklik” kavramının içini boşaltarak müspet manasından uzaklaştırmaktadır. Fiziki anlamda erkek olanların toplumsal algılarımızın tersine davranışlar sergilemesi yeni bir karşılık bulmayı zaruri hale getirmiştir. Politika arenasına baktığımızda kadın siyasilerin davranışlarının daha tutarlı olduğunu teslim etmek gerekir. Rakipleriyle girdikleri polemiklerde net ve keskin ifadeler tevil gerektirmeyecek kadar sarihtir. Tüm muhalif Genel Başkan ya da bakan düzeyindeki hanım siyasiler, erkek meslektaşlarından daha dikkatli; dürüst konuşmakta ve davranmaktadır. Geçmişte karşı çıktığı ya da yalanladıklarını kısa bir zaman sonra kabullenmek zilletine düşmüyorlar. Lehte ya da aleyhteki söz ve davranışlarında insicam ve istikrar kendini sürekli belli ediyor. Özellikle iktidar partisi kurmaylarının gerçek niyetlerini anlamakta, ustaca davrandıkları, 19 Mayıs törenlerinin yorumuyla ortaya çıktı. İktidar ve minik ortağının teşebbüsleri ve niyetlerini ferasetle anlaması kamu oyununun ihtiyaç duyduğu açıklamalarını daha önemli hale getiriyor. Sayın Cumhurbaşkanı ve Bahçeli’nin görmezden geldiğini söyledikleri Meral Akşener’den ciddi şekilde çekindikleri bu yüzden tartışmaya girmedikleri söylenebilir. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile her platformda sert ve kırıcı demeçlerle çatışma ortamı yaratanların, nedense Meral Hanım’ı yok saymak işlerine geliyor. Cumhur İttifakı bileşenleri ısrarla hırsızlıkla suçladıkları müphem ve belirsiz zanlıları (!) isimlendirmeden kamuoyunu yönlendirmeye çalışıyorlar. Ancak bu uslüp erkekçe olmadığı için erkeklik ünvanı sürekli yara alıyor. Bu bakımdan erkek egemen siyasetin en kötü örneklerini bu dönemde veren politika esnafı, hiçbir olumlu sıfatı hak etmiyor. Bundan böyle kadın siyasetçileri ifade etmek için “ insan” tabirini kullanmak doğru olur. Erkek tanımına hak ettikleri değeri veremeyen bezirganların içini boşalttıkları kavram artık geçerliliğini maalesef kaybetti. Bundan böyle “insan” dediğimizde, adil, fedakar, merhametli ve dürüst kadın siyasetçi anlaşılmalı. Üzülerek belirtelim; erkekler geçmişten gelen bu büyük mirasa sahip çıkamadılar. Hem kendilerini hem bu köklü anlayışı elleriyle yıktılar. Geleceğimizi iradeli ve cesur kadınlarımız kuracaktır.