‘Kentsel dönüşememe…’

Çetin Ünsalan

10 ay önce

Türkiye’de kentsel dönüşüm meselesi tam bir açmaza döndü. Kendi içinde çok büyük sorunları var. Finansmandan mevzuata, insanların yaklaşımından kentsel dönüşümü inşaat olarak algılamaya kadar bir çok hatamız alt alta ve önümüzde duruyor.

En son kira yardımlarına destek arttırıldı. Destek, İstanbul için 5 bin 500 TL oldu. Diyeceksiniz ki destek. Ama ekmek almak için 2 TL vermek gibi bir şey bu. İyi niyetli bir yaklaşım ama günün sonunda insanların ekonomik kaygılarla, binalarını güçlendirmesine olanak tanımaktan uzak.

Çünkü ev kiralarının 15 bin TL’den başladığı bir kentte, çalışanların asgari ücret ve satın alma gücündeki erimeyi dikkate alırsanız, bu paraya güvenerek hamle yapması olanaksız hale dönüşüyor.

Esasen belki de işe gerçeklerle yüzleşerek başlamak lazım. 5 bin 500 TL kira yardımıyla ev değiştirileceğine inanarak, bu işin içinden çıkmak, yukarıdaki hırsızlığı görmezden gelerek doğal bir olay olan depreme kızmakla neredeyse aynı tavır.

Kentin yaşanabilir bir yer olduğunu göz ardı edip, binaları yeniden inşa etmeyi kentsel dönüşüm zannedenlerin, bunu deprem güvenliği adıyla yapıp, sonra da depremde toplanma alanlarını inşaata açması, deprem güvenliğinden bahsedip, sonra defaten imar affını uygulamaya koyması hep sorunu halının altına süpürdüğümüzün kanıtı değil mi?

Bu kafayla baktığınızda 5 bin 500 TL destekle insanların ortalama asgari ücretle, yani açlık sınırının altında gelir sahibi olarak yaşayacağını düşünmek, emekli maaşı kadar bir rakamı ev kirası desteği olarak vermek kadar kendi içinde çelişen bir durum değil mi?

Düşünsenize bir tarafta 5 bin 500 TL destekle insanların kentsel dönüşüme dahil olacağına inanıp, öte tarafta emeklilerin yarısının 7 bin 500 TL ile geçinebileceğini düşünüp, bunun da Cumhuriyet tarihinin en yüksek maaşı olduğunu söyleyecek kadar zihnini yitirmeyi hangi mantıkla açıklayacağız?

Ülkede enflasyonu yüzde 64,77 açıklayıp, kira desteğini 3 bin 500 TL’den 5 bin 500 TL’ye çıkarmak, sonra da yüzde 45 oranında desteğe zam yapıp, kiracı ev sahibi ilişkisinde de yüzde 25’”i şart koşmak nasıl bir tutarlılıktır?

Neresinden tutsanız matematik elinizde kalıyor. Fakat bu şartlarda değişmeyen tek gerçek, şehrin bilhassa mevcut binaları üzerinden güvensiz, şehircilik açısından kaotik, ısı kullanımında verimlilik açısından yetersiz, büyükşehir sosyalliği açısından pahalı ya da yetersiz olduğu vakası açıkça ortada duruyor.

Günün sonunda hangi başlıktan meseleyi okursanız okuyun, ülkenin kentsel dönüşümeme ama rantsal dönüşüm peşinde koşmaktan da vazgeçmeme realitesi değişmiyor. Bir de artık deprem haberlerini daha çok okuyacaksınız.

Neden? Çünkü bir belediye başkanı seçiminde, seçim vaatleri kentin ekonomisi, sosyetesi, enerji ya da ulaşım politikaları, kültürü değilse, imar affı yapan kentsel dönüşüm vaat ederek seçim kazanabileceğini düşünüyorsa, orada tek bir gerçek vardır. Palavra…

cetinunsalan@yahoo.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI