<p> İstanbul seçimlerine 1995’ten beri ilk defa müritler damgasını vuracak. Fakr-u zarureti yaşayan müritler, dini telkin ve yönlendirmelerle intisap ettikleri şıh, hoca denilen zevatın gerçekte birer Holding Patronu olduklarını keşfetti.</p>
<p>Seçimin iptali için her türlü baskıyı yaparak sonuç alan din baronları en önemli gelir kaynağını kaybetmemek için her yolu deneyecektir.</p>
<p><strong>Din; ahlakın ve adaletin emredildiği toplumsal biçimlenmeyi öngörür.</strong> Nefsine yapılmasını istemediğin şeyleri başkasına yapmamak ilkesi, yanı sıra kul hakkına atfedilen büyük önem İslam’ın vazgeçilmez temel şartıdır. <strong>Dolayısıyla adaletin tesiri ve tecellisi müminin en önemli görevi sayılır. </strong></p>
<p>Ancak en başta gelir dağılımındaki korkunç uçurum şıh-müntesip ilişkilerinde saklanamaz hale geldi. Müridini bir lokma, bir hırkayla aldatan din bezirganları 4 avrat ve çocuklarıyla gösteriş debdebe ve israf içinde yüzüyor. Torunlarının dahi Amerika’da doğum kliniklerinde doğurtup çifte vatandaşlıkla geleceğini garanti ederken, yarı aç yarı tok yaşayan şakirtler din adına söylenen masallarla, uyutulup, kandırılıyor. Normal zamanlarda söylenen ninni ve yalanlarla yönlendirilen samimi dindarlar, kaynamayan kazan ve guruldayan karınla dini istismarın boyutlarını nihayet kavradı.</p>
<p>Ensesi dımışki kütüğüne dönmüş, yumruları kat kat, yüzünden kan fışkıracak gibi duran, semiz ve besili, şıh ve hoca efendi prototipi yanında, ellerini önüne kavuşturmuş, saygılı ama çok cılız ve kavruk, emre amade ancak her adımında eziklik ve yoksulluğun gizlenemediği biçarelerin evlerinde de artık isyan ve itiraz sesleri yükselmeye başlıyor.</p>
<p>Bu kesim güya din adına yapılan nasihatlerle yıllarını şükrederek geçirdi. Yoksulluk ve adaletsizliği kanaatkarlık diye vaaz eden, beyaz zubunlu, kaftanlı, her sözünün ardından sakalını sıvazlayan şıhların ve hoca efendilerin lüks ve debdebe içindeki yaşantıları, mürit, eş ve çocuklarının artık gözünden kaçmıyor.</p>
<p><strong>Ödenemeyen elektrik, su ve doğalgaz faturaları, yatırılamayan kiralar; dolmayan fileler, poşetler, sadece seyredilen şarküteri camekanları, genç kız ve erkek çocukların iç geçirerek göz ucuyla, kaçamak bakışlarla seyrettiği mağaza vitrinleri, bilhassa büyük şehirlerde toplu taşımaya bile yetişmeyen cep harçlıkları elbette oy tercihlerine yansıyacaktır. Bu bakımdan hoca ve şıhların, müritleri üzerindeki yaptırım gücü aile bireylerini kapsamayacak. Kerameti kendinden menkul din bezirganları bu seçimde halkın terazisinde kaç okka çektiklerini görecekler.</strong></p>
<p>Benden çaldıkları para ve imkanları bana ihsan, inayet, lütuf ya da yardım adı altında dağıtıp, beni esir haline getirdikleri zincirlerin bu seçimde nasıl parçalandığını en başta dini ticaret metağı yapan bezirganlar görecek.</p>
<p>Ya vakıflar;</p>
<p>Belediye Başkanları koltuklarını garantilemek için kamuya ait arsaları vakıflara hibe adı altında nasıl peşkeş çektiklerini, basına yansıyan haberlerden okuyoruz. <strong>Bazı belediyeler ihtiyaçları olmasına rağmen vakıflara devrettikleri binalarla gündeme geldi.</strong></p>
<p> Ya belediye ve hazine gelirlerinden hatta yurt dışından pompalanan menşei tartışmalı paralar...</p>
<p>Tamamı <strong>bizlerin olan,</strong> arsa, bina ve paralarla kurulan öğrenci yurtları, bir siyasi partinin arka bahçesi haline getirildi. Kalan öğrencilerin seçiminde maalesef siyasi kriterler esas alınıyor. Bu mazlum ve mağdur milletin parası ve imkanlarıyla tesis edilen yurtlardan; partizan yetiştirilmesi bu vakıfların amaçları hakkında soru işaretlerine sebep oluyor. Bu alanlarda da; benim imkanlarımı bana iyilik, yardım diye dağıtıp irademe ipotek koymaya; tercihlerimi etkilemeye hatta belirlemeye kimsenin hakkı yok.</p>
<p> Kaldı ki, o vakfa ve yöneticilerine sosyal ve siyasi statü sağlanması bir yarar, kişilik ve kimlik kazandırması, gerçekte camiaya yapılan iyilik ve ihsandır.</p>
<p> <strong>Bu hacimdeki imkanları kaybetmemek adına holdingleşen vakıflarda, seçimin iptali yönünde büyük çaba sarf ettiler. </strong></p>
<p><strong>Tıpkı cemaat müntesipleri gibi</strong> yurtlarda kalan öğrencilerde, artık sahibi oldukları imkanların kendilerine lütuf gibi sunulduğunun farkındalar <strong>çünkü bu gençler müritlerin çocukları.</strong></p>
<p><strong>Din kisvesiyle yapılan haksızlık, adaletsizlik ve yolsuzlukların en yakın şahidi olan bu gençler, iktidara gereken dersi emin olun vereceklerdir.</strong></p>
<p>Değerli Gazeteci-Yazar Yavuz Selim Demirağ’a yapılan iğrenç saldırıyı nefretle kınıyor; bir an önce sağlığına kavuşmasını niyaz ediyorum.</p>