<p><strong>31 Mart: Siyasi tarihimizde </strong><strong>dönüm noktası haline geldi. Farklı </strong><strong>argümanların kullanılmasıyla, bazı </strong><strong>siyasi partilerin ömrü tartışılmaya </strong><strong>başladı. Diğer siyasi partiler ise</strong><br /><strong>iktidara talip olabilmek için ihtiyaçlara </strong><strong>cevap verebilecek reorganizasyonu </strong><strong>gerçekleştirmek zorunda. Aksi </strong><strong>halde sistem ve seçmen gereğini </strong><strong>yapacaktır.</strong></p>
<p><strong>Yoğun gayret, örgütlü çalışma, </strong><strong>disiplin ve dayanışma ile sonuç </strong><strong>alınabileceğini 31 Mart süreci </strong><strong>göstermiştir. Sonuçta hükümet </strong><strong>karşıtı kesimler üzerlerine çöken</strong><br /><strong>uyuşukluktan kurtulmuş, geleceğe </strong><strong>ve sandığa ümitle bakmaya başlamıştır. </strong><strong>Kendi geleceklerinin kendi </strong><strong>azim ve çabalarıyla şekilleneceğini </strong><strong>gördüler. Karamsarlığın teslimiyete </strong><strong>dönüştüğü bu dönemde adalet ve </strong><strong>demokrasiye inanan kitleler abıhayat</strong><br /><strong>suyu içenlerin diriliğine kavuştu. </strong><strong>Bu ruh haleti içindeki seçmeni </strong><strong>kazanmak ve yönlendirmek bu </strong><strong>günkü hantal yapılı siyasi partiler için </strong><strong>mümkün olamaz. Dolayısıyla partiler </strong><strong>kendilerine çeki düzen vermek </strong><strong>zorundadır. Siyasetin hedefi ve </strong><strong>aracı insan olduğuna göre, yeni teşkilatlanma </strong><strong>bilgi, tecrübe ve güven </strong><strong>üstüne kurulmalıdır.</strong><br /><strong>Parti genel merkez yöneticileri </strong><strong>başta olmak üzere tüm taşra teşkilat </strong><strong>mensupları da iktidar olmak hedefine </strong><strong>kilitlenmelidir. Sonuç odaklı atılacak </strong><strong>adımlar şüphesiz iktidarı getirir. </strong><strong>Ancak bu düzlemde en önemli handikap </strong><strong>genel merkezlerde profesyonel </strong><strong>hale gelen parti yöneticileri olacaktır.</strong></p>
<p><strong> Ankara’da oturma dışında hiç </strong><strong>bir özelliği olmayan bu kişiler okul </strong><strong>yıllarından itibaren aşina oldukları </strong><strong>arkadaşlarıyla menfaat çetesi haline </strong><strong>gelirler. Parti içi iktidarı ellerine </strong><strong>geçiren bu güruh, taşra teşkilatlarının </strong><strong>gayret ve samimiyetlerini sömürerek </strong><strong>ayakta kalırlar. Sömürüyü </strong><strong>devamlı hale getirebilmek için, taşra </strong><strong>teşkilatlarını çıkarlarına uygun dizayn </strong><strong>ederler. Oluşacak il ve ilçe teşkilatlarından </strong><strong>istenen tek şey, kongrelerde </strong><strong>kendilerine oy verecek üst kurul </strong><strong>delegeleri olur. Liyakat, kabiliyet, </strong><strong>bilgi ve tecrübe sahibi olanlar fikir </strong><strong>ve kanaatlerini ifade edebilenler, </strong><strong>asla yönetim kademelerine yaklaştırılmaz. </strong><strong>İdealist söylemler vatandaşı </strong><strong>aldatmak için yapılır. Hemen hepsinde </strong><strong>birbirinin aynısı olan mimik ve </strong><strong>jestleri görürsünüz. Önemli adam </strong><strong>rolleri yaparak, taşradaki zavallı partililere </strong><strong>tepeden bakar, ama onlardan </strong><strong>gelecek her türlü yemek ve bağ </strong><strong>evlerinde eğlence davetlerini dört </strong><strong>gözle beklerler. Gerçekleşen bu </strong><strong>ziyafet partililerin sırtından geçinen </strong><strong>il-ilçe başkan ya da yöneticileri, </strong><strong>sıradan genel merkez yöneticileri </strong><strong>yanında özel bir yer edinirler. Özel </strong><strong>yer sahiplerinin en önemli görevi, </strong><strong>bulunduğu il ya da ilçeden sürekli </strong><strong>dedikodu ve söylentileri genel merkeze </strong><strong>taşımaktır. Böylece; muhbirler </strong><strong>yerlerini sağlamlaştırırken profesyonel </strong><strong>yöneticiler aleyhlerine oluşabilecek </strong><strong>tüm girişimleri akamete </strong><strong>uğratır. Kendileri adına tehdit kabul </strong><strong>ettikleri kişi ya da grupları statü, </strong><strong>vasıf, nitelik yönünden çok üstün </strong><strong>olsalar da tasfiye etmeye çalışırlar. </strong><strong>Çoğunlukla da başarılı olurlar.</strong></p>
<p><strong>Bu minvalde işleyen siyasi sistemden </strong><strong>ne şehrimize ne ülkemize </strong><strong>hayır gelmez.</strong><br /><strong>Genel merkez haramilerinin </strong><strong>en büyük rakibi de parti genel </strong><strong>başkanıdır. Siyaseten toplumda </strong><strong>karşılığı olan da, hesap veren de </strong><strong>genel başkanlardır. Ancak gölgesi </strong><strong>altında ki çeteler haddini hududunu </strong><strong>aşarak olmayan yetkileri kullanır ve </strong><strong>hesap vermezler. Bu sebeple delege </strong><strong>çoğunluğunu ellerinde tutarak </strong><strong>genel başkanları kuşatırlar. Bilhassa </strong><strong>seçimlerde aday belirlenirken liyakat </strong><strong>veya kabiliyet yerine pazarlık sonucu </strong><strong>paylarına düşecek miktarlarla ilgilenirler. </strong><strong>Çıkarın büyüklüğü oranında </strong><strong>adaylar netleştirilir.</strong></p>
<p><strong> Vatan, bayrak, </strong><strong>erdem, içi boşaltılan kavramlar olarak </strong><strong>seçmeni uyutmak ve aldatmak</strong><br /><strong>amacıyla kullanılır. Her seçim yeni </strong><strong>bir çıkar imkânı getirir. </strong><strong>Belirlenen adaylar ülkeye</strong><br /><strong>hizmetkar değil, lüks araba dubleks </strong><strong>villa, iş hanı, AVM ya da lebi derya </strong><strong>yazlık demektir. Bu bakımdan aday </strong><strong>belirleme süreci adı konulmamış </strong><strong>açık artırma ya da mezat demektir. </strong><strong>Parayı veren düdüğü çalar. </strong><strong>Bütün bunları, mukaddes davamızı </strong><strong>gözyaşları içerisinde anlatırken </strong><strong>yaparlar. Davamızın Şehitleri dualarla </strong><strong>yâd edilir. Kendileri bu uğurda </strong><strong>yokluk ve zaruret içinde dahi emanet </strong><strong>edilen davayı insanüstü gayretle</strong><br /><strong>götürmeye çalıştıklarını anlatırlar. </strong><strong>Sizlerde bu canlı fedakârlık anıtlarının </strong><strong>kongrelerde istedikleri oyları </strong><strong>vererek vicdan borcunuzu eda </strong><strong>edersiniz.</strong></p>
<p><strong>Bu büyük davanın büyük </strong><strong>adamları(!) çektikleri çileleri, hem </strong><strong>kendileri hem ailelerinin yaşadıkları </strong><strong>korkunç meşakkatleri, yaptıkları </strong><strong>fedakârlıkları hep anlatırlar. Anlatmadıkları </strong><strong>tek şey birinin kapı kulluğunu </strong><strong>yaparak 1 dönem, 2 dönem </strong><strong>belki de 3 dönem milletvekilliği </strong><strong>yapmış olmalarıdır.</strong></p>