Satın alamıyoruz...

Çetin Ünsalan

5 yıl önce

<p>Ekonomiyi tüm yorumlayanların dilinde aynı şarkı var. İç piyasada yaprak kıpırdamıyor. Bunun ihracat pazarlarında da pazarlık gücünü kırdığına dikkat çekiliyor. Herkes meselenin nasıl aşılabileceğini tartışıyor da, yetkili yetkisizlerin aklına sokağa bakmak gelmiyor.</p> <p><br /> Yıllarca kredi yağmuruna tutularak verimsizleştirilen, alım gücünü kaybetmek bir yana, borca batırılan bir tüketicinin nasıl satın alma yapabileceği konusuna hiç kimse bakmak istemiyor. Oysa cevap çok basit.<br /> <br /> Sokaktaki tüketicinin cebinde para olmadığını gibi, kredi limitleri de patlamış durumda. Bunun yanında büyük bir işsizlik sorunu yaşarken, çalışanların da açlık sınırı düzeyinde mücadele verip, yoksulluk sınırına ulaşamadığını görüyoruz.<br /> <br /> Yani bu konuda ekonomistlerden siyasetçilere, iş dünyasından sektör yetkililerine kadar hiç kimsenin üzerinde tartışmak istemediği konu, tüketicinin alım gücünün yerle yeksan olduğudur. Öyle bir fotoğraf var ki, suyu olmayan havuzda, neden kimsenin yüzmediğini tartışacak düzeye geldik.<br /> <br /> Hiç kimsenin aklına havuza su koymak gelmiyor. Gelenler ise, kredi mekanizmasından başka bir yol bilmiyorlar. O tarafta da musluklar kesik olduğundan, hayata geçmeyen bir temenni içinde, kısır döngüye giriyoruz.<br /> <br /> Bir filmde söylendiği gibi çalışanlardan AB kalitesinde iş bekleyenlerin, ücret verirken Afrika kriterlerini esas almasının hiçbir etkisi yokmuş gibi, asgari ücret pazarlıklarında bile neyin nasıl olacağı tartışılıyor.<br /> <br /> Oysa çalışanın cebine koymadığınız her TL, sizin iç piyasada daha da tıkanmanıza neden olacak bir sonuç ortaya çıkarıyor. Peki reel sektör bunu tek başına yapabilir mi? Ne yazık ki o da maliyetler nedeniyle mümkün değil.<br /> <br /> Bu konuda ekonomi yönetimi çalışan ile işvereni baş başa bırakırken, çalışana verilen her 2 TL için 1 TL’yi kasasına koyduğundan bahsetmiyor. Fakat istatistikler bile bize çok dramatik bir tüketici geçeğiyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.<br /> <br /> TÜİK’in, AB İstatistik Ofisi’nin verilerini esas alarak, 2018 yılını kapsayan Satınalma Gücü Paritesi’ne ilişkin açıklamasına baktığınızda, AB ortalamasının yüzde 36 gerisinde kaldığımız net bir biçimde ortaya çıkıyor.<br /> <br /> “...Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından açıklanan SGP’ye göre kişi başına gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) endeksi 2018 yılı sonuçlarına göre 28 Avrupa Birliği (AB) ülkesi ortalaması 100 iken, bu değer Türkiye için 64 oldu ve AB ortalamasının yüzde 36 altında kaldı.”<br /> <br /> Bu resmi veri... Bir de Türkiye’deki kişi başı milli gelir hesabından enflasyona, gider hesaplamasından büyümesine kadar hiçbir verisinin gerçeği yansıtmadığını, 21 milyonu aşkın icra dosyası olduğunu düşünün. Şimdi tekrar soralım: İç piyasa neden hareketsiz acaba?</p>
YAZARIN DİĞER YAZILARI