ŞEHİT CENAZESİNE GİTMEK

Ali Ayhan Özçubukçu

6 yıl önce

<p><strong>        Gazi Şehrimizde,  gelen şehit cenazelerine katılmayı hem vatan hem vicdan borcu olarak kabul eden ortalama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. O gencecik yavrularını davulla zurnayla gönderdikleri Peygamber Ocağından,  al bayrağa sarılı tabutlar içinde baba evine getirilmesinin acısını hiç kimse anne baba gibi hissedemez. Ancak bu tarifsiz eleme ortak olmak suretiyle acının belki birazcık azalabileceğini düşünürüm.  Bu düşünceyle gittiğim şehit cenazelerinden öfkeyle, hınçla ve katılmadan geri dönerim. Şehidin geride bıraktığı annesi, babası, sözlüsü, nişanlısı, eşi, çocukları ya da kardeşleri teselli bulmaz, kederlerle kıvranırken ebedi dünyaya yolcu ettikleri cananlarından ayrılırken, siyasetçilerin propaganda telaşı içinde iğrenç müdahaleleri saygısızlığın, hodbinliğin en kötü örneklerini oluşturur. Anne, baba ve yakınları acının kararttığı gözlerden yaşlarını akıtırken kalitesi sıfırlanmış siyasilerin tabut üzerinden reklam yapma çabalarının dilimizde karşılığı nedir? Bilemiyorum…  Bilsem de söyleyemiyorum… Utanın Yazıklar olsun demekten başka elden bir şey gelmiyor. Acılarını yaşamaktan başka bir şey düşünmeyen aile ise maalesef kendilerini siyasi çatışmaların merkezinde buluyor. Hele gazeteci olduğunu söyleyen haysiyet ve şeref yoksunu nevzuhur tipler sahiplerinden aldıkları talimatlarla kendi siyasi meşreplerinin gereğini yaparak” dayısı şu adamı istemedi, amcası şu kişiye karşı çıktı” gibi yalan ifadelerle siyasi menfaat hesabını yapabiliyorlar. Yoksulluk sebebiyle askerlik yapan, işsizlik ve fukaralıktan tezkere bırakıp sözleşmeli olan bu vatan evlatları ölümle biten sergüzeştin sonunda kendilerinin konuşulması icap eden cenazelerinde bile politikacıların kavgasına malzeme yapılıyor. Nerede bizim geleneksel cenaze ritüelleri? Nerede bizim şehitler için yaptığımız ihtiram ve saygıyla huşu içindeki merasimler? Ne yazık ki dibe vurmuş siyaset kalitesi bu hüzünlü seremoniyi de kendine benzetti.</strong></p> <p><strong>         Cenazeye katıldığınızda göreceğiniz tek şey paravanlarla çevrilmiş, giriş, çıkışın yasaklandığı alan olur. Tabuta Fatiha’sını okumak için yaklaşamazsınız. Zira Milletvekilleri, Vali, Belediye Başkanları,  Emniyet Müdürü ve diğer protokol mensuplarından ve onları koruyan yüzlerce polisten şehidin aziz hatırasını ve şehitliğin müjdelenen ulviyetini hissedemezsiniz. Tam tersine boğulursunuz… Şuraya gidemez, şuradan gelemez, şurada duramazsınız.</strong></p> <p><strong>Şehitliğin anlamını kavrayamadıkları ayan beyan belli olan siyasilerin podyuma çevirdikleri camide güvenlik güçlerinin katkısıyla yaptıkları defileyi izlersiniz.  Bu Şov sizde tiksinti ve nefret uyandırır. İçinizden “defolun “ diye bağırmak gelir ama susar öfke içinizde alanı terkedersiniz. </strong><strong>Şehidimizin aziz hatırasından istimdat ederken derin derin semaya bakar, nasıl bu hale düşürüldüğümüzü anlamaya çalışırsınız. Camiden ayrılırken yine paravanlarla çevrili labirentlerden yolunuzu zorlukla bularak çıkarsınız.</strong></p> <p><strong>        </strong><strong>Maatteessüf şehit cenazeleri bu çarpık anlayışın kendini ispatlama çabalarına malzeme yapılıyor. Sadece cenazeler değil, Bayram namazları, herhangi bir Belediye Başkanının esnaf ziyaretlerinde bile Özel Harekât Polisleri korumasında siyasi şovlar gerçekleştiriliyor ve halkla araya bariyerler konuluyor. Bu şımarık davranışlara seçimde vatandaş gereken cevabı verdi ve hep verecektir.</strong></p> <p><strong>Gelelim güncel olan Çubuk’taki şehit cenazesine; İster siyasi ister sivil her vatandaş cenazeye katılır. Yeter ki o kurşun gibi matem havasını siyasi reklam için kullanmaya çalışmasın. Bu bakımdan İçişleri Bakanı bile olsa şu gelir şu gelemez ayrımı yapma hakkına sahip değildir; Onun görevi huzur, asayiş ve can güvenliğini sağlamaktır. Bilmem anlatabildim mi? </strong></p> <p><strong> </strong></p> <p><strong> </strong></p> <p><strong> </strong></p> <p><strong> </strong></p> <p><strong> </strong></p>
YAZARIN DİĞER YAZILARI