Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, valilerle bir araya geldiği toplantıda kayıt dışı ekonomi için destek istedi. Elbette terörün finansmanı, kara paranın aklanması gibi hususlar valilerin mücadele alanına giriyor.
Ama bunu kayıt dışı ekonomi diye tanımlamak hem yanlış bir yaklaşım olur, hem de meseleyi hafifletir. İçişleri Bakanlığı ve MASAK konularına giren meselelerde, valiler elbette mülki amir olarak görev yaparlar.
Lakin işin içinde bir de kayıt dışı ekonomi başlığını sokuyorsanız orada duracaksınız. Çünkü ben bugüne kadar vergilere zam yapan, aşırı vergiler koyan, anormal fiyatlarla onlarca ev alan insanlara başını çeviren bir yetki aşımı görmüyorum. Çünkü bunlar onların konusu değil.
Seyyar satıcılar deseniz, o da zaten belediyelerin yetki alanına giriyor. Vali, ancak bu konuda bilgilendirilebilir. Üniter yapıya sahip ülkelerde kayıt dışı ekonomiyle mücadele merkezi hükümetin ve yerel yönetimlerin sorumluluğuna girer.
ABD’de olsak, vali orada tüm bunlardan sorumlu. Fakat orada da eyalet sistemi var, kuralları, kanunları, yetkileri, sorumlulukları tamamen farklı bir sistematikten bahsediyor olmamız gerekir. Bizde durum böyle değil.
Acaba Merkez Bankası Başkanı ile birlikte ABD’ye gitmeyince, Bakan Şimşek’in aklı ABD’de mi kaldı ki, meseleyi valilerin sorumluluk alanına kaydırdı. Çünkü bildiğim kadarıyla valilerin vergi koyma yetkisi de yok. Ekonomiyle tek bağları, sembolik olarak OSB’nin başkanı olmaları.
Şayet bir ekonomide kayıt dışı nedeni bulmak istiyorsanız, iktisada giriş kitabına bakacaksınız. Orada şöyle der: “Ne kadar vergi, o kadar kayıt dışı”. Bu konuda performans da parmak ısırtacak kadar sert ve net.
Verilen asgari ücret başta olmak üzere maaşlara olan zamlar ve karşılığında tahsil edilmek istenen 4 trilyon TL’lik dolaylı vergi, yaşam koşullarındaki arka arkaya yaşanan zorluk, yok olan satın alma gücü zaten kayıt dışı ekonominin beslenmesi için yeterli bir sebep.
Bakan Şimşek, valilere dönüp kayıt dışı ekonomi ile ilgili mücadelede destek talep edeceğine, önce gerçek olmayan enflasyon rakamlarına, ona bile ulaşamayan gelir artışlarına, buna karşılık yok sayılan maliyetlere ve acımasız hale dönüşen vergi oranlarına bakmak durumundadır.
Meseleyi sadece rakamdan ibaret görürseniz, bu şartlar altında kayıtlı ekonominin içindeki insanları da kaçıracaksınız. Hatta daha önce de dile getirdiğim gibi, döviz mevduatlarını da vergilendirmeyle çözmeye kalkarsanız, sistemdeki paranın da yastık altına, yani kayıt dışına evrilmesine neden olacaksınız.
İşin mücadelesine gelince. Burası ABD değil. Türkiye merkezi yönetimden kararların alındığı, başta vergiler olmak üzere, ekonominin bakanlıklarca yürütüldüğü üriter bir ülke. Bakan’a hatırlatırım.