Tacikistan, Orta Asya’nın anahtarı olabilir

Çetin Ünsalan

4 yıl önce

<div class="haber-baslik"> <p><em><strong>Türk ihracatını konuşuyorsak, şu an itibariyle tartışmasız bir gerçek var ki AB, bir numaralı pazar. Elbette bu pazardaki konumumuzu kaybetmeyelim. Çünkü bir yanda katma değer, öte yanda ürün kalitesine yönelik disiplini, Türk üretimi için önemli bir basamak oluşturuyor.</strong></em></p> <p>Fakat şu da bir ihtiyaç ki, alan genişletmesi yapmak zorundayız. AB ile ekonomik ilişkilerimizi sürdürürken, bir yandan da farklı ülkelerde atılım yapmak durumundayız. Şüphesiz bugünden yarına oluşacak bir işten bahsetmiyorum.</p> <p>Bir pazarda söz sahibi olmak istiyorsanız; o noktaya emek vermek durumundasınız. Örneğin bugün Rusya’nın GOST standartlarına bakın. Daha bu standartlar yazılırken Almanlar’ın nasıl o pazarda etkin olduğunu, bu normlarda DIN standartlarının ne kadar etkili olduğundan anlarsınız.</p> <p>Pazar çeşitlemesini konuşuyorsak, geleceğin iki önemli adresi var. Bunlardan biri Afrika, diğeri de Orta Asya pazarı. Ne yazık ki AB’ye alternatif geliştirdiğimiz Ortadoğu ve Körfez’den başımızı kaldırıp, bu iki potansiyelin farkına yeterince varamıyoruz. Ne hikmetse iki tarafta da Çin’in etkin olduğunu görüyoruz. Zira dünya işin nereye gittiğini görüyor.</p> <p>Orta Asya, gerek kültürel bağlar, gerekse de geleceğin yaşanabilir ve verimli toprakları olması sebebiyle esasen bizim için çok değerli. Dünyanın gelişmiş ülkeleri bu pazara gizli gizli yerleşirken, bizim treni kaçırma riskimiz bulunuyor.</p> <p>Belki de giriş noktasını yanlış yerlerde arıyoruz. Dün Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin ‘Ekonomide Kal’ sohbetlerine konuk olan DEİK/ Türkiye – Tacikistan İş Konseyi Başkanı Cihangir Fikri Saatçioğlu, ülkeyle ilgili ilginç bilgiler verdi.</p> <p>Mesela ülkede KOSGEB benzeri bir yapı kuruluyor ve bu konuda Türkiye bilgisiyle destekçi konumda. Doğru değerlendirilirse, Türk KOBİ’leri için bu oluşumun inanılmaz faydaları olacaktır.</p> <p>Şayet yapıyı eşitlersek, Avrasya Gümrük Birliği Anlaşması sayesinde Tacikistan üzerinden Orta Asya pazarında ilginç bir konumlanma gerçekleştirebiliriz. Ülke, bölgenin su ihtiyacının yüzde 60’ını karşılıyor; yani kritik bir noktada.</p> <p>Kendi enerjisinin tamamını üretiyor ki, bu da hareket kabiliyeti açısından bulunmaz bir avantaj. Her şeyden önemlisi 9 milyon nüfuslu bu ülkede Türk ürünlerinin imajı, kaliteyle birlikte anılır hale gelmiş.</p> <p>Bu yolla Çin mallarına oranla önemli bir avantaja sahibiz. Saatçioğlu, demonte ihracatı, oradaki bir tesisle montajlayıp ürün haline getirirsek, coğrafyada önemli avantajlar elde edebileceğimize dikkat çekiyor.</p> <p>Ne var ki pazar henüz çok ham. 2021 yılında 1 milyar dolar ihracatı hedeflenen Tacikistan’a 2019 senesinde sadece 455 milyon dolarlık mal sattık. Fakat meseleyi doğru okuyup, ülkeyi bir üs gibi kullanmayı amaçlarsak, 1 milyar doların bile güdük bir rakam kalabileceğine inanıyorum.</p> <p>İşin finans tarafına baktığımızda ise dünyadaki uluslararası finans kuruluşlarının, Tacikistan’ı fonlamada öncelikli hale getirmesi önemli. Sadece bu ayrıntı bile büyük bir potansiyelin habercisi niteliğinde. Pandemi sonrasında bir Tacikistan bankası da Türkiye’de şube açmaya hazırlanıyor. Bu da üretici adına işleri biraz daha güvenli kılacaktır.</p> <p>Ayrıca Avrupa pazarına da buradan çıkış olanağı sunan başlıklar var. Üstelik katma değerli bir ihracattan söz ediliyor. Örneğin 200 gram kayısı Almanya’ya, Türkiye fiyatının üç katı değerinde satılabiliyor.</p> <p>Peki Tacikistan ne istiyor? Türk reel sektörünün bilgisini ve iş yapış tecrübesini bekliyor. Bugüne kadar 600 milyon dolarlık mühendislik ve teknik müşavirlik hizmeti satmış olmamız da bunu doğruluyor.</p> <p>Velhasıl kelam, Türkiye’nin Orta Asya’da tıkanmış ve bir türlü istenen seviyeye gelmeyen ilişkileri için Tacikistan’ı bir partner olarak kullanmak mümkün gözüküyor. Bugün doğru işler yapmaya başlasak, 5 yıl sonra farklı bir ihracat yelpazesinden söz edebiliriz.</p> <p>Sizce de başımızı kaldırıp, Orta Asya’ya bakmanın, ama bakarken de mevcut pazarları küstürmeden hareket etmenin zamanı gelmedi mi? Çünkü bu bizi hem tek pazar bağımlılığından kurtaracaktır; hem de ihracatı geliştirmeye fırsat tanıyacaktır.</p> </div> <p> </p>
YAZARIN DİĞER YAZILARI