Yasaklar sorun çözmüyor

Çetin Ünsalan

4 yıl önce

<p>Pandemi sürecinde işin sağlık boyutunda stabil bir çizgi yakalandıktan sonra, sosyal hayatın normalleşmeye başladığı bir sürece girdik. Fakat ortadaki hasarın yeterince anlaşıldığı konusunda şüphelerim var.<br /><br />Zira şimdi bir tarafta birikmiş faturalar, öte tarafta işsizlik gerçeğinin, önümüze evde kaldığımız süreçlerden daha hızlı bir şekilde geleceği bir dönemdeyiz. Fakat o günlerde işi kredilendirme ya da durdurmayla çözmeye çalışmak nasıl pansuman tedbirse, bugünkü söylemler de farklı bir görüntü vermiyor.<br /><br />Çünkü faturalar ve işsizliği iki uç olarak isimlendirebileceğimiz bu yelpazenin içerisinde onlarca kronik sorun var. O dönemde elektrik, doğalgaz, su gibi giderlerin ödenmesiyle ilgili sıkıntı belirince, bunların bin TL’ye kadar olanlarının kesilmemesi kararı alındı. Arada uyulmayan vakalar oldu mu; oldu.<br /><br />Ama ortadaki faturanın daha sonra nasıl ödeneceğine dair hiçbir fikir üretilmedi. Şimdi geldiğimiz noktada örneğin elektrik ve doğalgazda 1 Temmuz itibariyle normalleşmenin başlayacağı belirtiliyor.<br /><br />Normalleşme ne demek? Öncelikle biriken alacakların tahsiline başlanacak anlamına geliyor. Aslında bu bir hak. Yani dağıtım şirketlerinin bugüne kadarki sıkıntılı tutumlarına bakarak, hak ettikleri alacaklarını almamalarını istemek gerçekçi bir yaklaşım olmaz.<br /><br />Fakat öbür tarafta da alım gücünü, daha kötüsü gelirini ya tamamen ya da büyük ölçüde kaybetmiş bir tüketici gerçeği de önümüzde duruyor. Şimdi bu açmazı nasıl aşacağız? İşte pandemi sürecinde bu faturalar dünyadaki örneklerinde olduğu gibi kamu tarafından üstlenilseydi veya gerçekten insanların cebine para konulsaydı bugün böyle bir sorunumuz olmayacaktı.<br /><br />Medyaya yansıyan verilere göre Ocak – Nisan döneminde doğalgaz şirketlerinin konut ve ticarethanelerden tahsil edemediği rakam 795 milyon TL. Bunun da yaklaşık 570 milyon TL’sini konut abonelerinin borcu oluşturuyor. Elektrikte de durum çok farklı değil. Salgın öncesine göre yüzde 10 düzeyinde gerileyen bir tahsilat problemi de orada var.<br /><br />Nitekim benzer bir sorunun işten çıkartmaların engellenmesiyle ilgili de yaşandığını görüyoruz. Şimdi normalleşme süreciyle ve yasağın kalkmasıyla birlikte nasıl bir işsizlik gerçeğinin önümüze geleceği ise öngörülemiyor.<br /><br />Çünkü madalyonun diğer tarafına baktığınızda firmaların da büyük bir gelir kaybı, vergi, prim gibi yükler ve ciddi bir iş hacmi problemi ile kayıplar yaşadığını biliyoruz. Yani ayıkla pirincin taşını... Bugün çözüm olarak önerilen ne?<br /><br />İktidar tarafında bu sürenin uzatılması tartışılıyor. Muhalefet kanadından ise CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağababa’nın işten çıkarma yasağının uzatılması önerisi var. Tartışmanın iyi niyetli olduğundan şüphem yok; ama halen pansuman tedbirden söz ediyoruz.<br /><br />Pandemi sürecinde tıpkı vatandaşa olduğu gibi, reel sektöre de kredi vaadinden başka bir olanak sunulmadı. Kısa çalışma ödeneği deseniz zaten işsizlik fonundan karşılandı. Şimdi geldiğimiz noktada anlamamız gereken bazı gerçekler var.<br /><br />Bunlardan birincisi görüldü ki yasaklayarak hiçbir sorunu ortadan kaldırmıyorsunuz. Yani bu okullar olmasa milli eğitimi ne güzel yöneteceğini düşünün zihniyetin aynısı. Sorunu yok sayarak da bertaraf edemiyorsunuz.<br /><br />Fakat bir taraftan da bir fırtınanın tüm şiddetiyle yaklaştığını görmemek mümkün değil. O halde, Türkiye’nin çözüm üretmesi gerekenlerinin hamaseti, kuru övünmeyi bir kenara bırakıp, gerçekten çözüm tartışması ve bunun inşaat gibi gizli ajandalar olmadan yapılması gerekir.<br /><br />Aksi takdirde zaten birikmiş bir faturanın pandemiyle birlikte daha da ağırlaştığı gerçeğiyle işten çıkarmalardan icra dosyalarına, işsizlikten firma kapatmalarına kadar çok daha büyüyen bir ivmede karşı karşıya kalacağız. Ve o gün iş daha çözümsüz ya da ödenecek fatura daha ağır olacak.</p>
YAZARIN DİĞER YAZILARI