USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Türkiye

“Gaziantep için risk çok büyük”

“Gaziantep için risk çok büyük”

“Gaziantep için risk çok büyük”
09-11-2020 09:47
07-12-2023 05:53
<p style="font-weight: 400;">İMO tarafından yapılan açıklamada, “Türkoğlu ilçesinden geçen Doğu Anadolu Fay Hattında meydana gelebilecek bir kırılma sonrası, yüzde 65’i mühendislik hizmeti almamış yapıların bulunduğu Gaziantep’te meydana gelebilecek bir yıkım olayını, bunların doğuracağı kaosu ve bunların sonuçlarını düşünmek korkunç bir gerçektir” denildi. İMO tarafından yapılan açıklamada, bir doğa olayı olan deprem maalesef ki ülkemizin acı bir gerçeği olduğu belirtilerek şöyle denildi:</p> <p style="font-weight: 400;">Depremin ne zaman ve nasıl olacağı ile ilgili şuan ki teknolojik imkanlarla önceden bilinmesi mümkün değildir. İşin gerçeği bunu bilmek bizlere çok fazla bir şey de katmayacaktır. Bu fayların ne yerini değiştirebiliriz ne de enerjisini azaltabiliriz. Bununla yaşamayı öğrenmek ve oturduğumuz yapıları bu olası deprem durumlarında, yapıların maruz kalacağı deprem kuvvetlerini göz önünde bulundurarak taşıyıcı elemanları tasarlamamız gerekmektedir.</p> <p style="font-weight: 400;">BİNALAR NEDEN UN HELVASI GİBİ DAĞLDI?</p> <p style="font-weight: 400;">İzmir’de meydana gelen depremde 100’ün üzerinde insanımız canını kaybetmiş, binaların tıpkı un helvası gibi dağıldığı görülmüştür. Depremde en fazla etkilenen bölgelerin başında İzmir’in Bayraklı ilçesi gelmektedir. Buradaki yıkımın fazla olmasının en büyük nedenlerinden birisi bu bölgenin zemin yapısından kaynaklanmaktadır. Tabi ki tek sorun bu değildir, olamazda. Bu yapıların hikayelerine bakıldığında yapılar genellikle 1999 Marmara depreminden önce inşa edildiği görülmüştür. Bunun anlamı ise şudur; bu yapılar o dönemde köklü değişimlerin yapıldığı, devrim niteliğinde değişen kuralları barındıran, deprem yönetmeliğine uygun bir şekilde inşa edilmemiştir. Bu yapılar ekonomik ömrünü tamamlamış, iyi ve yerinde mühendislik hizmeti almamış yapılardır. Yapıların 1999’dan önce yapılmış olması bu yapılarda nervürsüz donatı kullanıldığını işaret etmektedir, bunun yanında beton kalitesinin çok düşük olduğu tespit edilmiştir. Nervürlü bir donatının, nervürsüz bir donatıya göre betonla yapmış olduğu aderans kuvveti çok daha fazla olduğu bilimsel bir gerçektir, dolayısı ile nervürsüz donatının betondan ayrışması çok daha kolay olmaktadır. Bunun yanında malzeme kalitesinin düşük olması maalesef bu yıkımların meydana gelmesinde diğer önemli etkenlerdir.</p> <p style="font-weight: 400;">KOLON KESME ÖLÜME DAVETİYEDİR</p> <p style="font-weight: 400;">Elazığ, Bingöl ve Marmara depremlerinde de sık rastladığımız olaylardan biriside şudur; aynı yerde yan yana duran ve muhtemelen aynı kişiler tarafından inşa edilen ve yine kuvvetli olasılıkla aynı malzemelerin kullanıldığı yapılardan birisi çökerken diğerinin ayakta durması; özellikle ticari alanlarda kolon kesme olaylarını bir kez daha gündeme getirmiştir. Bununla beraber kameralara yansıyan ve İzmir depreminin simgesi haline gelen Doğanlar apartmanının herkesin gözü önünde olduğu yere göçmesi mühendislik bilimi açısından böyle bir durumun (kolon kesme) olabileceğini işaret etmektedir.</p> <p style="font-weight: 400;">İMAR AFLARI SÜRECİ BALTALIYOR</p> <p style="font-weight: 400;">Maalesef ki farklı farklı zamanlarda en az 7 defa uygulanan ve ciddi manada su istimallerin olduğu imar afları bu süreçleri iyileştirmesi gerekirken bunu bir fırsata dönüştürüp kendi menfaati için kullanan ve mühendislik kaidelerinin dışına çıkılmasından dolayı bu süreç baltalanmıştır. İmar barışı, mevzuata aykırı yapı sahiplerinin karşılaştığı bazı sorunları ortadan kaldırması, yapıların mevcut hali ile kullanılmasına yasal zemin oluşturması hedeflenmişti. Bu imkân nedeni ile Kanunda öngörülen nitelikleri taşımayan veya fiilen bulunmayan bir yapı için çeşitli yöntemler kullanılarak Yapı Kayıt Belgesi alma girişiminde bulunmak suretiyle imar barışı kapsamında olmayan bir yapıya yasallık kazandırılabilmektedir. Ne yazık ki bu durum hedeflerin çok uzağında kalmış, binlerce mevzuat ve yönetmeliklere aykırı durumda olan yapılar da bu durumdan faydalanmıştır. Belediyelerin ve ilgili kamu kurumlarının konu ile ilgili somut tespitleri bulunmaktadır. Bu durumda geriye dönük incelemelerin başlatılması ve bu durumu fırsata çeviren kişiler ile bu durumlara göz yuman görevliler hakkında yasal işlemlerin başlatılması gerekmektedir. Zira Ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılar için 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32’nci maddesine göre yıkma kararı alınması ve 42’nci maddesine göre idari para cezası verilmesi öngörülmüştür. Ayrıca 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 184’üncü maddesinde ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapı yapmak imar kirliliği suçu olarak kabul edilmiştir.</p> <p style="font-weight: 400;">ZEMİN ETÜTLERİ YAPILMALI</p> <p style="font-weight: 400;">Özetle bir yapının inşasında deprem yönetmeliklerine harfiyen uymak gerekmektedir. Zemin parametreleri yani zemin emniyet gerilmeleri ve zeminin taşıma gücü kapasitesi çok önemlidir. Her yapı için ayrı ayrı zemin etüdleri yapılmalı ve bölgenin özelliklerine uygun temel tipleri seçilmelidir. Sadece bu değil tabiki; ‘proje-malzeme-işçilik’ diye gruplandırdığımız 3 ayaklı sac dediğimiz bu üç birbirinden önemli ve biri olamadan diğer ikisinin çok bir önem arz etmediği duruma çok dikkat etmek gerekir. Mühendislik bilimi ve kaideleri içinde kalarak yapılarımızı güvenli ve doğru bir şekilde inşa etmemiz gerekmektedir.</p> <p style="font-weight: 400;">GAZİANTEP’TE RİSK ÇOK BÜYÜK</p> <p style="font-weight: 400;">Gaziantep İnşaat Mühendisleri odası başkanı ve yönetim kurulu olarak Deprem Master planı kapsamında bu durumu defalarca gündeme getirmiş ve bu konu hakkındaki ciddiyeti ve hassasiyetlerimizi belirtmiş bulunmaktayız. Hemen her deprem sonrası gündeme gelen Maraş ilinin Türkoğlu ilçesindeki fay hattında biriken enerjinin boşalması ile çok büyük bir depremin meydana geleceği bilim otoriteleri tarafından kabul edilen bir gerçektir. Bu enerjinin boşalması ile en az 7 Mw büyüklüğünde bir deprem meydana getireceği kuvvetli bir tahmindir. Gaziantep özelinde düşündüğümüzde bu ana fay kırığının Gaziantep merkezine uzaklığı yaklaşık olarak 38-40 km mesafededir. Yakın tarihte Elazığ’da meydana gelen deprem Elazığ merkezin ana deprem üssüne olan uzaklığının 37 km olduğunu hatırlatmakta yarar vardır. Bununla birlikte %65’i mühendislik hizmeti almamış yapıların bulunduğu Gaziantep’te meydana gelebilecek bir yıkım olayını, bunların doğuracağı kaosu ve bunların sonuçlarını düşünmek korkunç bir gerçektir. Gaziantep’te hiç zaman kaybetmeden mevcut yapı stoğu derhal çıkarılmalı, bu yapıların durumları incelenmelidir. Kamu binalarından başlanarak tüm mevcut konutların olası bir depreme karşı dayanıklı olup olmadıkları tespit edilmelidir. Yıkılması gerekli olan yapılar zaman kaybetmeden yıkılıp, güçlendirilmesi gereken yapılar deprem yönetmeliğine uygun bir şekilde bu alandaki uzman kişiler tarafından güçlendirilmelidir.</p> <p style="font-weight: 400;">DEPREM PERFORMANS ANALİZİ YAPILMALI</p> <p style="font-weight: 400;">Yönetmelikte belirtilen kurallara göre deprem performans analizi yapılacak yapılarda belirli miktarda alınması gereken karot sayıları ve donatı tipini tayin etmek için yapılacak sıyırmalar ‘tahribatlı yöntem’ sınıfına girmektedir. Bu durumun taşıyıcı elemanlarda meydana getireceği tahribatlar göz ardı edilmemelidir. En azından donatı tayini için, teknolojinin olanakları iyi bir şekilde kullanılmalı ve sıyırmalar yerine tahribatsız yöntem sınıfına giren röntgen cihazı kullanılarak donatı tipi, sayısı ve durumu tayin edilmesine önem gösterilmelidir. Beton basınç dayanımı için alınacak karot numunelerinden sonra karot alınan bölgeleri yüksek ve hızlı  bir şekilde mukavemet alan tamir harçlarının kullanılması zorunlu tutulmalıdır.</p> <p style="font-weight: 400;">DEPREM DEĞİL İHMAL ÖLDÜRÜR</p> <p style="font-weight: 400;">Bu işlemler tecrübeli ve donanımlı kişiler tarafından titizlikle yapılması gerekmektedir. Bu uygulamaların kontrolü ve takibatı ilgili kamu kurumları tarafından takip edilmelidir. Geçen her bir saatin aleyhimize işlediği gerçeğini unutmayıp, olası bir felakette kaybedilecek canların ve belki de on binlerce vatandaşımızın evsiz kalması durumu hem şehrimizi hem de ülkemizi bir çıkmaza sokacağı gerçeğini unutmamak gerekir. Her çocuk 65 saat ve 91 saat sonunda enkaz altından çıkarılan Elif bebek ve Ayda bebek kadar şanslı olmayabilir. Şunu unutmamak gerekir ki; deprem değil, ihmal öldürür.”</p>
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ