<p> Ailelerin çocuk çağı obezitesine karşı çok dikkat olmaları gerektiğinin altını çizen Diyetisyen Güler ‘Obezite; çocuklarda yağ hücrelerinin fazlalaşması ile vücut ağırlığının artışıdır. Yetişkin bireylerde ise vücuttaki yağ oranının fazlalığına bağlı olarak gelişir. Bu durumda ilerleyen yaşlarda var olan yağ hücresini yok etmemiz mümkün olmadığı için çocukluk obezitesi oldukça tehlikelidir. Yani bir çocuk 18 yaşına kadar ideal vücut ağırlığına kavuşmalıdır. Aksi takdirde ilerleyen yaşlarda obeziteden kurtulması oldukça zorlaşır. Çünkü obezite; insan sağlığını tehdit eden, günümüzün en önemli sorunlarından birdir. Gelişen ve kullanımı yaygınlaşan teknoloji çocuklarımıza obezitenin kapısını aralamaktadır. Özellikle sosyal medyadaki reklamlar ve paylaşımlar yüzünden; çocuklar belirli tatlı ve karbonhidratlara aşırı tüketmeye, ev yemekleri yerine fastfood yani hazır gıdaları tercih etmeye başlıyor. Aynı zamanda sosyal medya çocuklarda; emosyonel yani duygusal beslenme ve sağlıksız besin bağımlılığını da arttırıyor. Çocukların sosyal medyada oyun oynama alışkanlıkları da fiziksel etkinlik düzeylerini olumsuz etkilemektedir. Yani bir çocuk dışarı atması gereken enerjisini bilgisayar, tablet, televizyon veya telefon başında hareketsiz kalarak içinde tutmaktadır ve sedanter yaşam sürmektedir. Bu durumun yanı sıra da yukarda sözünü ettiğim kötü beslenme alışkanlıklarıyla gereksiz kalori aldıklarından obeziteye mahkum kalmaktadırlar.’ İfadelerini kullandı. </p>
<p>Çocuk çağı obezitesinin beraberinde birçok hastalığı getirdiğinede değinen Diyetisyen Güler ‘Çocuklarda prevalansı gittikçe artmakta olan çocukluk çağı obezitesi birçok hastalığı da beraberinde getiriyor. Çocukluk obezitesi çok sayıda organın çalışmasını kötü etkiliyor ve küçük yaşlarda insülin direnci veya diyabete, karaciğer yağlanmasına, kolesterol artışına , uyku apnesine, denge bozukluğuna, ortopedik sorunlara özellikle omurga ve duruş bozukluklarına sebep olabiliyor. Bu çocuklar, önlem alınmadığı ve ergenliğini tamamlamadan obeziteden kurtarılmadığı takdirde ilerleyen yaşlardaki hayat kalitelerinin oldukça düşük olması kaçınılmazdır.’ dedi.</p>
