USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

BAHÇELİ’NİN SIKINTISI

24-04-2019
<p><strong>Büyükşehirlerde başkanlıkları AKP’nin kaybedilmesine karşılık, gürültü ve hazımsızlığın Bahçeli’den çıkması kafalarda soru işaretleri yaratıyor. Hemen her konuda esas muhatap AKP yöneticileri suskunluğu seçerken, Bahçeli’nin öne atılıp değerlendirme yapması veya cevap yetiştirme gayreti ciddi sıkıntı ve panik yaşadığını göstermektedir. Bilhassa Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı alan Mansur Yavaş’ın kazanması demek merkeze istenmeyen komşusunun gelmesi gibi telaş ve endişe yaratıyor. Sadece Bahçeli değil kurmaylarında da aynı endişeli bekleyişin arazlarını görüyoruz. Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım’ın CHP ile ilgili değerlendirmesi eğer şaka değilse,  ruh sağlığının yerinde olmadığını gösteriyor. CHP ülkeyi idare etmek amacıyla değil demokrasiyi getirmek için çalışıyormuş. Bu cümleden çıkan sonuç ülkemizde demokrasinin olmadığı, CHP’nin demokrasiyi getirmek için çabaladığı tezi olmaktadır. İşte böyle bir dahi’nin,  Genel Başkanı olan Bahçeli ise Mansur Yavaş’ın, kendisinin Belediye Başkanı olmadığını ısrarla vurguluyor. Konuyu açtığımızda Bahçeli’nin demokrasi anlayışının patolojik unsurlar taşıdığını görüyoruz. O da yardımcısı gibi ortaya konulan sandığın sonuçlarına saygı duymadıkları bir yana, halkın verdiği mesajı almakta ve anlamakta zorluk çektiklerini anlıyoruz. Hemen her gelişmeye cevap yetiştirme telaşı, yapılan değerlendirmelerin basit ve gülünç oluşu, bulundukları psikolojik halin dramatik ip uçlarını veriyor.</strong></p> <p><strong>Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı seçimle ilgili ilk değerlendirmesi bir oyla başkanlığın alınabileceği yönünde oldu. Daha sonra üç bine yakın oyun yetmeyeceğini, yapılan mesnetsiz itirazları ciddiye alarak seçimin yenilenmesi gerektiğini söyleyebiliyor. Ancak; son iki yıllık MHP içindeki faaliyetlerini göz önüne almadan vicdanların rahatlaması gerekçesini öne sürüyor. Bahçeli ve vicdan oldukça çarpıcı bir paradoks. Yazdığı delegeyle kongreye gidememiş, her türlü hukuksuzluk yanında Ülkü Ocakları’ndaki pırıl pırıl gencecik çocukları sokağa dökmekten çekinmemiş,  vatanseverlik duygularını bu gençlere aşılayan abilerine ablalarına el kaldırmaları için her türlü iftira ve ajitasyonu yapmış sonra tüm ülkücü camiayı AKP’ye toptan pazarlamış Bahçeli’nin vicdanı nasıl tanımlayacağını merak ediyorum.</strong></p> <p><strong>         İYİ Parti’nin nasıl ve hangi şartlarda kurulduğu hafızalarımızdaki yerini muhafaza ediyor. </strong></p> <p><strong>Bütün muhalifleri cebirle partisinden kovan, onlara adeta hayat hakkı tanımayan, hükümetle yaptığı destek anlaşmasıyla siyasi, hukuki ve ahlaki bütün değerleri ayaklar altına alarak koltuğunun bekasını sağlayan bir Genel Başkandan söz ediyoruz.  Kendi çok yakın geçmişine bakmadan kazanılmış seçimin yenilenmesi fetvasını verebiliyor.” Büyükşehir Belediye Başkanlarını” vatandaş seçsin seçilen kişiler diğer ilçe belediye başkan adaylarını belirlesin diyen Bahçeli’nin temsil ettiği Milliyetçilik herhalde eyalet sistemine cevaz veriyor. Bizlerin anladığı Milliyetçilik ise ülkemizi bölünmeye götürecek bu tarz girişimleri asla kabul etmez. Kaldı ki bölünme riskinin ötesinde, bir kişiye o vilayeti tamamen teslim etmek milliyetçiliğin, vatanseverliğin neresinden çıkarılır? Anlamak mümkün değil. Düşünün o vilayet bir voyvodaya teslim edilecek.</strong></p> <p><strong>Bazı konuşmalarını buraya aldığımız Bahçeli ve şürakâsının hali pür melali bu. Allah böyle insanların koltuklarının bekasını değil, Vatanımızın bekasını daim eylesin!</strong></p>
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?