<p style="text-align:justify;"><strong></strong><em><strong>Türkiye 2 binli yılların başından bu yana hızla büyüyen ve artık kontrolden çıkmış bir sorunu, ısrarla görmezlikten geliyor. Oysa ortadaki tablo, sadece bireyleri değil, iç piyasadaki iş hacminden bankacılık sektörüne, kamunun dolaylı vergi gelirlerinden geçim problemine kadar çok geniş bir yelpazeyi tehdit ediyor.</strong></em></p>
<p style="text-align:justify;">Bir dönem ekonomik büyümenin teminatı gibi anlatılan, gelirinin çok üzerinde insanları borçlandırarak, vergiden ve ithalattan kamu kazancı elde etme üzerine kurgulanmış yapıdan söz ediyorum.</p>
<p style="text-align:justify;">Kredi kartı ve krediler üzerinden zaten sorunlu olan, pandemide vatandaşına destek yerine kredi öneren yaklaşımla olumsuz manada da olsa taçlandırılan modelden ve ortaya koyduğu tablo artık alarm vermeye başladı.</p>
<p style="text-align:justify;">Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi Aralık 2020 Raporu’na göre, vatandaşın borcu 867 milyar TL oldu. Yani bugünkü kurla hesapladığınızda, gelirini kaybetmiş, ücretsiz izne yollanmış ya da kısa çalışma ödeneğine mahkum edilmiş, daha fenası yasak da olsa işten çıkarılmış vatandaşın borcu 122 milyar dolar.</p>
<p style="text-align:justify;">Daha kötüsü bu paranın ödenebilme kabiliyeti yok. Günün sonunda kim, nasıl tahsil eder bilemeyeceğim. Haciz uygulasanız burnundan soluyan vatandaşa bunu nasıl anlatacaksınız.</p>
<p style="text-align:justify;">Haczetseniz, zaten onların da satılamadığı bizzat tahsil edilemeyen SGK alacaklarından ortada. Bir gerçek var ki bu paranın önemli bir bölümünün gün geçtikçe ödenebilme ihtimali azalıyor.</p>
<p style="text-align:justify;">Bu aşırı borçlu ya da bankalar açısından tersten baktığınızda aşırı potansiyel şüpheli alacaklı yapının, uluslararası birçok raporda da atıfta bulunulan konu başlıklarından biri olduğunu, raporlardan, hiç olmazsa medyaya yansıyan haberlerden anlıyoruz.</p>
<p style="text-align:justify;">Yani sözün özü bu borç başa bela olur ve araba devrilene kadar da kimsenin kılını kıpırdatmaya niyeti olmadığı anlaşılıyor. Son olarak BDDK bankaların alacakları içindeki, sorunlu kısma atacaklarını 3 ay öteletti. Peki 6 ay bittiğinde ne olacak?</p>
<p style="text-align:justify;">Ne yazık ki sorun burada da bitmiyor. Son gelen yüksek sanayi üretimi verisi, muhtemelen 2020 yılına ilişkin büyüme rakamını pozitife çevirecek. Peki dünyanın bu kadar daraldığı bir ortamda üretilen ne oldu?</p>
<p style="text-align:justify;">Örneğin hafta başında medyadan takip etmişsinizdir. Ocak 2021 itibariyle beyaz eşya satışlarında yüzde 59’luk bir artış elde edildiği haberlere yansıdı. Fakat mesele işin perakendeci kısmına sorulduğunda BEYPER Başkanı Ali Yıldız, son iki senedir verdiği yanıtı tekrarladı.</p>
<p style="text-align:justify;">Üretilenlerin büyük bir çoğunluğu rafa üretimdi. Yani stok şişiyor. Satılamayan ürünün, stok maliyetinin de, daha çok büyümelerden bildiğimiz üzere iç piyasadaki daralmayı derinleştirdiği ve bir noktada da işsizliği tetiklediğini biliyoruz.</p>
<p style="text-align:justify;">İşsizlik zaten ülkenin en önemli problemlerinin başında geliyor. İşten çıkarmanın yasak olduğu bir dönemde bile insanların işini kaybettiğini dikkate alırsanız, bu yasakların bitmesinin ardından burada bir tsunami yaşanacağını tahmin etmek de zor değil.</p>
<p style="text-align:justify;">Bir de stok için yapılan üretimlerin satışa dönmemesini ve yeni ortaya çıkacak işsiz potansiyelini ilave edin. Bu mesele zaten kendi içinde bir dram. Ama ana konuya dönüp tekrar soracak olursak, 122 milyar doları bulan vatandaş borcu bu şartlarda nasıl ödenecek?</p>
<p style="text-align:justify;">İnanın kimsenin bir fikri yok. Daha kötüsü böyle bir konu gündemlerinde yok. Anlaşılan o ki, bugünden görüp çözüm üretmeye çalışmak yerine, yine araç devrildikten sonra konuşacağız.</p>