Merkez Bankası’nın son toplantı tutanaklarının özeti yayınlandı. Hem de asgari ücretin açlık sınırına eş değer rakamlarda belirlendiği, işverenin de 700 TL destek ile geçiştirildiği günlerde.
Bir öngörüde bulunuluyor Kurul. Ne diyor? Asgari ücretin artması nedeniyle, Ocak ayında enflasyon bir miktar yükseliş gösterecek. Öncelikle etkisi olur mu? Şüphesiz etkiler. Ama bunun ötesinde vergiler başta olmak üzere kamunun kendi yaptığı zamları görmezden gelerek bu meseleyi yorumlamak adaletli mi?
Ancak gıdası kadar tüketebileceği bir rakamı insanlara verip, sonra da artan enflasyonun tüm faturasını bu kişilerin harcamasına bağlamak ya ekonomi bilmemekten ya da iyi niyetli olmamaktan kaynaklanan bir durumdur.
2023 yılının sonuna geldik ve son bir yılda üreticinin yok olan yüzde 80 enflasyon farkı nereye gitti kimse bunun yanıtı vermiyor. Hem üreticinin sermaye olarak eridiği, hem tüketicinin fakirleştiği bir ortamda, rakamlara tutkun bir halde yaşamak, ama tutkun olduğun rakamlara da sokaktan kimsenin inanmamasını umursamamak garip bir tavır.
Halen Cumhurbaşkanı çıkıp, çalışanları enflasyona ezdirmediklerinden bahsediyor. Ama kimsenin inanmadığı enflasyon bile yüzde 62 iken, yüzde 49 zam verebiliyor. Tam bir algı ülkesi haline dönüştük.
Enflasyona kimse inanmıyor. Ekonomide işlerin yolunda olduğuna inanç bitmiş. Konular tamamen bir algı yönetimi üzerinden sanırım ’40 kez söylersek gerçek olur’ teorisinden yola çıkılarak konuşuluyor.
Vatandaş geçim derdinde, iş bulamıyor. Ama ülkede işsizlik düşüyor. İş insanları maliyetlerini karşılayamıyor ama çok kazanç elde etmelerinden yakınılıyor. İşsizden alınan sağlık sigortası primi önce affedip, sıfırlanıyor sonra yeni yılda 600 TL olacağı açıklanıyor.
Vergilere cezalara zam yapılıyor, ama bahis oyunlarında vergi desteği sunuluyor. Gerçekten durup düşündüğünüzde işin zıvanadan çıktığını, buna karşılık yaşananların unutulup, farklı bir dünyada yaşandığına inanılmasını bekliyorlar.
Bir kira parası etmeyen asgari ücreti, açlık sınırının yarısındaki emekli maaşını, Cumhuriyet tarihinin en büyük oranları diye anlatabiliyorlar. Dış ticaret açığı 100 milyar doları aşmış, ama Cumhuriyet tarihinin rekor ihracatından söz edebiliyorlar.
Adı var kendi yok gibi bir tavır var memleketin her meselesinde. Sokakta yaşıyorsunuz, ama resmi olarak kabul edilmiyor. Edilmediği gibi tam tersi anlatılıyor, inanmanız isteniyor ve yaşadığınıza yabancılaşmanız talep ediliyor.
Bu hoş bir gidişat değil. Önümüzdeki yılın kayıtdışı ve işsizlik başlıklarının ön palana çıkacağı bugünden net bir biçimde gözükürken, kişiler üzerinden bir magazin faaliyeti yürütülüyor. Sonuç mu? 2024’e hazır olun; ama 2023 ile de vedalaşmayın. Yaşadıklarınızın izini arkada bıraktığımız yılda bulacaksınız.
