<p><strong>Türkiye ekonomisi çok zorlu bir süreçten geçiyor. Emin olun ki daha yolun başındayız. Fakat ülkede konuşulan gündemlere baktığınızda, ihtiyaçlar karşısında son derece sığ bir görüntü verdiği hissine siz de katılmıyor musunuz?</strong></p>
<p>Siyasetten ekonomiye, dış ilişkilerden şirketlerin sorunlarına, geçim derdinden çalışanların problemlerine kadar tüm meseleleri dedikodu tadında tartışıyoruz. Herkesin birbirine laf yetiştirmeye çalıştığı bir ortamda, kendince yine herkes egosunu tatmin ediyor, ama günün sonunda sorunlar dağ gibi ortada duruyor.</p>
<p>Bazı şirketler vardır; bilirsiniz. Cadı kazanı gibi, herkesin herkes hakkında konuştuğu, önerilerin gündeme alınmadığı, Bizans oyunlarının günlük ve rutin eylem haline geldiği, şirketin sonuçta ihtiyaçlarından çok, kişisel kavgaların yaşandığı huzursuz ortamlardır.</p>
<p>Küçük dünyalarında büyük işler yaptıklarını zannedeler de, bu yöntemleri hayata geçirirken bir tek anahtar kullanırlar: Dedikodu…</p>
<p>İşte Türkiye ekonomisinin bugünkü haline baktığımızda bir tarafta beklenti yönetmeye çalışan ama reel sektörü sadece kullanan bir finans piyasası, öte tarafta sektörel konularını konuşmak, onlara çözüm üretmek yerine, görüşü üzerinden kutuplaşan bir reel sektör gerçeği…</p>
<p>Evine akşam zorba götüremeyenlerin ya futbol ya da siyaset üzerinden birbiriyle olan çelişkisi de apayrı bir tartışma konusu olarak ortada duruyor. Bir tarafta dijitalleşmeyle birlikte, rekabetin yeniden şekillendiği, insan kaynağından yönetim anlayışlarına kadar her şeyin değiştiği, güç dengeleri üzerinden mücadele yapılan bir dünya, öte tarafta biz.</p>
<p>Yiğidi öldür hakkını yeme demişler. Tüm bu gürültü içerisinde önüne bakan, işini geliştirmeye çalışan, ülkesini için bir şeyler üretmeye çalışan insanlar var. Fakat dedikodu bulutu ülkeyi o kadar sarmış, siyaset ülkenin kanına o kadar işlemiş ki, onlara sahip çıkmak bir yana küstürür hale gelmişiz.</p>
<p>Kimin kimle, niye mücadele ettiğini bilmediği küçük dünyaların büyük laflarının gölgesinde, aslında toplu bir tren kaçırma gerçeğini yaşıyoruz. İnanın bana, meselelerin üzerinde tepineceğimize, çözüm konuşsak çoktan faturayı azaltmanın yolunu bulmuştuk.</p>
<p>Ama finanstan siyasete, STK’lardan sendikalara kadar asıl yetkili pozisyonda olan, söylemleriyle topluma yön verecek olan hiç kimsenin işine gelmiyor. Çünkü küçük dünyalarının büyük patronları olmak isteyenler, ülke ihtiyaçlarını bir kenara atmış, çözümsüzlük üzerinden varlıklarını sürdürüyorlar.</p>
<p>Yıllardır çözüm konuşulup konuşulmadığı bile bu ülkenin tartışma konusu olmuş. Oysa sorunlarınızı kabul etmediğiniz yerde çözüm de konuşamazsınız, çözüm de bulamazsınız. Türkiye bu haliyle treni yeniden kaçırmaya aday. İnsanın canı neye sıkılıyor biliyor musunuz?</p>
<p>Tüm bu ucuzlaşmaya rağmen, halen ülke sevdalısı olup, çözüm üretmeye çalışan insanlar var. Onların umutlarını kırıp, ülkeden kaçırmaya başladık. Bence en önemli sorunların başında bu geliyor. Sizce de artık hamamdan çıkıp, mektebe girmenin vakti gelmedi mi?</p>