<p><em><strong>Son bir haftadır, yani Berat Albayrak istifasından beri Türkiye ekonomisi üzerindeki dolar baskısı azaldı; borsa coştu, altında gevşeme yaşandı ve ekonomiden hukuka kadar yeni düzenlemelerden söz edilir oldu.</strong></em></p>
<p>Berat Albayrak son derece başarısız ve güven vermeyen bir bakandı ama tüm sorunların nedeni de olamaz. Buna inanmak, Albayrak’ın ‘istesek doları düşürürüz’ demesine inanmak kadar büyük bir saflık olur.</p>
<p>Öyle bir bahar havası yaratıldı ki, kışa girerken ‘yalancı bahar’ kokuyor. Dışarıdan başlayalım. ABD seçimleri bitti ama gerilimin sona ermediği Dışişleri Bakanı’na verilmeyen randevudan belli. Rusya büyük bir sessizlik içerisinde bekliyor.</p>
<p>Aşının bulunduğuna dair bir takım söylentiler çıkmasıyla birlikte altın geriledi; ama bugün bulunsa sorunun ortadan kalkması en az 3-4 yılı bulur. Eğer hastalık gerçekse, ekonomi üzerindeki etkilerinin bu kadar kolay ortadan kalkıyor olması çok mantıklı değil.</p>
<p>Ticaret savaşlarının nasıl şekilleneceği konusunda kimsenin bir fikri yok. Jeopolitik riskler keza aynı... Çıkartılan ya da çıkartılacak teşviklerden söz ediliyor ama daha önceki teşviklerin halka yansımak yerine, finans piyasaları tarafından yutulduğunu biliyoruz.</p>
<p>Dönelim bize... Dolar niye düştü? Borçluluğumuzda bir azalma mı oldu? Kilogramı 1,09 dolardan ihracat yapmak yerine, değeri 2,5 dolarlara mı çıkardık? Birden bire Türkiye’ye yüksek ve kalıcı bir sermaye akışı mı oldu? Turizm patladı ve gelirler mi arttı?</p>
<p>Ülkedeki adalete yönelik uygulamalardan işsizliğe kadar işler mi düzeldi? Borç / alacak zincirindeki kırılma ortadan mı kalktı? Vatandaşın cebine, firmaların kasasına daha çok para girer oldu da, borç ödeme sıkıntılarındaki riskler mi giderildi?</p>
<p>Gerçek enflasyon açıklandı da, buna göre insanlara maaş zammı mı verildi? Reel sektördeki iş hacmi içte ve dışta arttı da haberimiz mi yok? Tüketici artık daha rahat alışveriş mi yapabiliyor?</p>
<p>Geçim sıkıntısından istihdama mucize bir takım gelişmeleri mi kaçırdık? Yaptıkları ve yapmadıklarıyla riski yükselten, devlet ciddiyetini zedeleyen tavırlarıyla öne çıkan bir bakan gitti ama sorunlar dağ gibi ortada duruyor.</p>
<p>Mesela aşı konusundaki çalışmalar umut verirken, buluşu yapanların Türk olmasıyla övünüyoruz ama niye Türkiye’de olmadıklarını konuşmuyoruz. Patlamış bir bütçe açığının ‘acı reçete’ söylemleri arasında vatandaşa nasıl faturalandırılacağı konusunda ise kimsenin fikri yok.</p>
<p>Cumhurbaşkanı çıktı ve yeni bir sayfadan, yeni bir seferberlikten söz etti ama bunun nasıl olacağı konusunda ya da daha önce defaten ortaya konulan reform, yapılanma gibi söylemlerin sonucunda neler olduğunu ya da olmadığını kimse konuşmadı.</p>
<p>Yine aynı şeyi yapıyoruz. Sorunları halının altına süpürüp, hamasetle günü kurtarıyoruz. Lakin gerçekten sorunlarla yüzleşmekten kaçıyoruz. Bu işin ve yaratılan havanın sonunda tek kazanan olur. O da finansı yönetenler...</p>
<p>Fatura ise yine bu güzel millete çıkar. Üzgünüm ama bu filmi defaten gördük ve sonu hiç değişmiyor. Ya yaptıklarınızı değiştirin ya da aynı şeyleri söyleyerek insanların umutlarıyla bir kez daha oynamayın.</p>
Çetin Ünsalan