<p>2018 yılının Haziran – Aralık dönemi hatırlayın. Doların bir anda yüzde 70’lere kadar devalüe olduğu bir dönem yaşadık. Farklı tartışmaları da beraberinde getirdi. Sonrasında Branson öyküsüne bağlandı. İşin sonucu itibariyle rencide edici tarafı bir kenara, meselenin ekonomik olarak yansımasını ele aldığınızda diyet gibi bırakıldı ve tansiyon düştü.</p>
<p>Yalnız herkesin gözden kaçırdığı bir yan vardı. Tansiyonun düşmüş hali dolar / TL’de 3,5 seviyelerinden 5,5 seviyelerine gelen kur gerçeğiydi. Garip bir biçimde herkes sorunun aşılmış olduğuna kendisini inandırmak istedi.</p>
<p>Gelelim son olaya… Dolar / TL’de Türkiye’nin tartışmasız haklı olduğu terörle mücadele harekatı kapsamında yine 6 TL sınırlarına yaklaştık. Trump’ın son derece küstahça tavrı, üzeri kapatılan mektup gibi ayrıntılar da bir kenara bir anlaşma sağlandığı söylendi, şimdi dolar / TL 5,80’nin altında tutunmaya çalışıyor. Nereden geldik? 5,5 seviyesinden…</p>
<p>Yarın ne olacağını hiçbirimiz bilmiyoruz? Ama bugün itibariyle medyamızdaki ‘dolar düştü’ haberlerini ağlayarak mı, gülerek mi okumak gerekiyor ondan emin değilim. Türkiye’nin son 20 yıllık sürecinde bunun gibi çok örnek sayabilirim. Lakin çok göz önünde olduğu için bu iki hatırlatmayı yaptım.</p>
<p>Peki gerçek ne? Hakikat şu ki, problem jeopolitik risklerde değil; ekonominin açmazlarında… Eğer sizin sağlıklı ve temelleri sağlam bir ekonomik modeliniz yoksa, finansman ihtiyacınız tamamen yurtdışına dayanmışsa, ithal ettiğiniz parayla ithal ürün kullanıyor; yaptığınız pahalı işleri proje diye yutturuyor ve varlığıyla bile para kaybediyorsanız başka şeyleri tartışmanız gerekir.</p>
<p>Bünye hastaysa, onu yatağa düşüren bir mikrop bulunur. Bugün Trump olur, yarın Putin… Kimi zaman dünyadaki konjonktürden etkilenirsiniz; kimi zaman kendi iç siyasi kavgalarınızdan. Yani özünde ortaya çıkan politik ve jeopolitik riskler sadece hastalığı ortaya çıkaran semptomlardır.</p>
<p>Temelde rahatsız olduğunuzun farkında değilseniz; yeniden ateşiniz çıkana kadar, ateş düştüğünde hastalığın geçtiğini zannetme aymazlığına kapılırsınız. Nitekim şu an itibariyle siyasetçilerin de medyanın da estirmeye çalıştığı hava bundan başkası değil.</p>
<p>Gerçek şu ki, Türkiye ekonomisi sorunlu. Üretim yapısından tüketim tercihlerine, bütçe kullanmasından tasarruf algısına kadar her alanda büyük problemleri bulunuyor. Tüm bunları tartışmak yerine, günlük ve geçici gelişmeleri sorunun kendisini zannedip, nasıl ve ne koşullarda gündemden düştüğünü bilmeden ‘iyileştik’ naraları atarsanız; bir gün tedavi için çok geç kaldığınız gerçeğinizle yüzleşirsiniz.</p>
<p>Elbette bu durumunuzu kullanmak isteyenler olacaktır. Bunlara direnme gücünüz ise ancak gerçeğiniz kadar mümkün olacaktır. Ya faturayı öder ve bedeli ne olursa olsun yeniden yapılanmanın, hastalığı iyileştirmenin yolunu seçersiniz ya da kendi içinde tartışmalı günlük iyileşmelerden medet umarsınız.</p>
<p>Ve tartışmasız buradaki seçim, filmin sonunu belirler. Gerçekten korkmayın, acı da olsa… Zira ancak gerçeğinin farkında olanlar; çözüm konuşur. Diğerleri hamaset yapar.</p>