<p style="text-align:justify;">Son günlerde herkesin diline pelesenk olan ‘ekonomide yeni bir şey deniyoruz’ eylemlerinde tartışılmayan yanlar var. O yeni deneme ne kadar sürecek ayrıca tartışmalı olsa da, her denemenin faturasının vatandaşa çıkıyor olması neredeyse istikrarın göstergesi haline dönüştü.<br /><br />Şimdi kur garantili TL mevduat hesabından söz ediliyor. Arada fark oluşursa, mevduat sahibinin zararının karşılanacağı anlatıyor. Fakat kimse bu karşılamanın, konuyla hiç ilgisi olmayan, asgari ücretle geçinmeye çalışan insanlara neden fatura edileceğini konuşmuyor.<br /><br />Neden herhangi bir birikimi olmayan, zaten zar zor geçinen, açlık sınırının biraz üstünde, yoksulluk sınırının yanından bile geçmeyen rakamlara çalışan, işverene bir destek verilmezse muhtemelen işsiz kalacak olan, alım gücünü kaybetmiş, gırtlağına kadar borç içinde yaşamaya çalışan insanların bu faturayı ödemesi gerektiğini bir kişi anlatabilir mi?<br /><br />Çünkü aradaki farkı Hazine’den karşılıyorsanız, bu paranın ödemesini 84 milyon insana bölüyorsunuz demektir. Üstelik zam üstüne zam yemiş ve bu konuda tüketicisini korumak adına ekonomi yönetimi bir şey de yapmamışken…<br /><br />Şimdi de ‘kur düştü fiyatlar neden aşağıya çekilmiyor’ sorusu ortaya atılıyor. Oysa girdilerin tamamı en az 14 TL’lik dolar kuru üzerinden yapılmışken, kamu yüzde 36,2 yeniden değerleme oranı açıklamışken ve enflasyonda yansıtılamamış yüzde 33’lük üretici enflasyonu farkıyla hızla sermaye erimesinin yaşandığı görmezden gelinirken, kamu aradan çekiliyor ve vatandaşla firmaları baş başa bırakıyor.<br /><br />Oysa ülkedeki enflasyonu en çok körükleyen de, eş zamanlı olarak insanların alım gücünün erimesine neden olan da bizzat kamu idaresi tarafından yapılan zamlar. İktidar bütçesini daha bugünden alt üst etmişken, şimdi yeni maliyetlere yol açıyor.<br /><br />Yetmedi… Yeni bir ekonomik model uygulandığı dile getirilirken, Ulaştırma Bakanı bir başka açıklamayla meseleye tuz biber ekiyor. Hani şu yollar ve köprüler var ya; geçiş garantili olanlar…<br /><br />Geçsek de geçmesek de dolar üzerinden para ödediğimiz, pandemi dahil hiçbir koşulda fedakarlık istenmeyen kesim var ya; işte onlar. Onların zarar etmelerine gönül razı gelmemiş ama bunu da vatandaşa yansıtmayacaklarmış.<br /><br />Nasıl yansıtılmayacakmış? Kurdan kaynaklanan arada bir zarar söz konusu olduğunda, geçmediğimiz ücretler de dahil olmak üzere, aradaki farkın Hazine tarafından karşılanacağı dile getirildi.<br /><br />Yani Hazine’den karşılandığında bize yansımış olmuyor mu? Kimin Hazine’sinden bahsediyoruz? İktidarın cebinden para verdiği bir yapı yok ki… Oradaki zararın da, bir gün umarım kazancın da sahibi Millet’in ta kendisi… Oradan karşıladığınızda ne oluyor?<br /><br />Günün sonunda zararın karşılanması için ortaya çıkan meblağ zam, vergi ve benzeri yöntemlerle yine 84 milyona yansıtılıyor. Yani özetle fatura, hep vatandaşa çıkıyor.</p>