<p><strong><em>90’larda hiper enflasyonla büyümüş birinin en büyük korkusu ya da travması ne olabilir? Kuşkusuz yüksek enflasyon... Fakat kaderin cilvesine bakın ki, IMF Başkanı Kristalina Georgieva’nın dünya ekonomisine ilişkin endişesi, yaratılamayan hacim.</em></strong></p>
<p>Eksi faiz uygulamalarını eleştirecek noktaya gelmesini, tarihin garip bir cilvesi olarak nitelendiren IMF Başkanı’nı aslında dünyadaki birçok ekonomist ya da yetkili de doğruluyor. Dünya ekonomisi, 2002-2008 arasındaki kirlenmesini ve yarattığı Frankeştayn’ı kontrol edemiyor.</p>
<p>Ne büyüme rakamları, ne jeopolitik riskler, ne işsizlik ne yaratılamayan hacimler, tüm müdahalelere rağmen aşılamıyor. Bizim de düşürülen faize rağmen canlanamayan piyasa gerçeğinde buradan çıkartmamız gereken dersler var.</p>
<p>Lakin biz matematik içinde, normal şartlar altında oluşacak senaryolarla, dünyanın olağanüstü koşullardan geçtiğini ve korumacılıktan daralmaya kadar problemli bir sürece girdiğini okuyamayacak kadar kör olmuşuz.</p>
<p>Sadece 2019 yılında resmi rakamlara göre bile açılan şirketlerimizde yüzde 1,4, kapanan şirketlerimizde de yüzde 5 artış olduğunu görmezden geliyoruz. Üstelik bunun resmi rakam olduğunu da hatırlatmak isterim.</p>
<p>Piyasada gerçek bir analiz yapsak, gizli iflas içerisindeki şirket sayısının, kapananlara rahmet okutacak oranlarda olduğunu görürüz. Bunların piyasadaki iç borçlanma dengesi içindeki ağırlığına dikkat etsek, Türkiye’de reel piyasalar kaynaklı nasıl bir risk üzerinde oturduğumuzun da farkına varırız.</p>
<p>Ama yok... Biz yarattığımız rakamlarla, kurduğumuz hayal dünyası içerisinde, gerçekleri yok sayarak, algı yönetmenin derdine düşmüş, bunu da başaramamış bir müflis olarak ortalarda geziniyoruz.</p>
<p>Bu akıl almaz tavrımız nedeniyle de, aslında çok büyük bir potansiyel taşıyan ülkemizin, yeni ekonomiye hızlı adaptasyon potansiyelini de gözden kaçırıyor; sorunla yüzleşmediğimiz için gereğini de yapamıyoruz.</p>
<p>IMF Başkanı’nı, FED Başkanı’nı, Avrupa Merkez Bankası Başkanı’nı ve diğer yetkilileri korkutan hiçbir başlık bize uğramıyor. Neden? Çok mu iyi durumdayız? Bu kadar hem finansal, hem de reel sektör bazında dünyaya göbekten bağlanmış bir ekonominin, bu şartlar altında endişeli değilmiş gibi davranması, sizce de normal bir ruh halini mi yansıtıyor?</p>
<p>49 merkez bankasının 71 kez faiz indirmesine rağmen, dünyada yakalanamayan hareketlenmeyi masaya yatırmamız gerekmiyor mu? Hadi geçtim onu... Yüzde 24’ten yüzde 11,25’e iktisat zorlanarak indirilen bir faiz, kamu bankaları üzerinden teşvik edilen bir piyasaya yapısı, müdahale edilen bir dolara rağmen düzelemeyen bir ekonomi gerçeği konuşmaya, tartışmaya değmez mi?</p>
<p>Belki de değmez... Belki de sakin olmak lazım. Tüm azametiyle ve yapılan yanlışları görmeden bir cahil cesareti sakinliği içinde önümüze bakabiliriz. Bu da bir seçenek.</p>