<p>Çevremize dikkatle baktığımızda güçlü görünme çabası gösterenlerin gerçekte birer zavallı olduğunu görürsünüz. Gösterişli ve azametli tavırlar sergileyenlerin istinat noktaları bulundukları makamın bahşettiği yaptırım gücü ve imkanıdır. Dolayısıyla zati yani kişisel değerleri olmayanların sıfatlarının yani unvanlarının arkasına sığınarak “mühim adam” rolü oynamaları ülkemizde sıkça görülen davranış biçimlerindendir. Bilhassa siyasiler ve tensip ettikleri bürokratların “önemli kişi” algısı oluşturmak için oynadıkları rolü, yakından izlediğinizde hemen fark edersiniz. Adeta standart hale gelen bu davranış şekli, seçilmiş yada atanmış insanların büyük ekseriyeti tarafından maalesef harfiyen tatbik edilir. Asık yüz, abus çehre, küçümseyen ve aşağılayan mimikler, her an cezalandıracakmış izlenimi veren jestler, çok az ama emir verir gibi konuşma ve yanında el pençe hizmet eden çok insanla görünme; oynanan piyesin vazgeçilmez detaylarını oluşturur.</p>
<p>Köy yada mahalle muhtarlarından, belediye başkanı ve meclis üyelerine, milletvekillerinden, bakanlara kadar seçilmişler; devlet kademelerinde görevlendirilen en küçük şube müdüründen, valilere, yargıç ve savcıdan, müsteşarlara kadar atanmışlar olarak mevcut davranış kalıplarının dışına çıkan pek görülmez.</p>
<p>Vatandaşlara uygulanan katı tavırlara ciddiyet, zorlaştırılan bürokrasiye liyakat denilerek yetersizlikler saklanır. Görevleri icabı yapılan rutin işlemler keramet gibi takdim edilir. Sürekli işlerin zorluğu ve yoğunluğu tekrarlanarak vatandaş nezdinde makbul ve muteber yönetici imajı parlatılır. Attıkları her adım, yaptıkları olağan her işlem acı çekenlerin yüz ifadesiyle ortaya konur.</p>
<p> İnsanımıza, yaptıkları her şeyi fedakarlık gibi takdim edenler, siyasi, idari yada mali amirlerine yaranmak adına akıl almaz akrobasi figürleriyle göze girmenin savaşını verirler. Zira işgal ettikleri makamla, saygınlık, para ve otoriteye sahip olurlar.</p>
<p>İşte böyle bir tabloda vatandaşa her türlü angaryayı hak ve reva gören seçilmiş yada atanmışlar, makam ve mevkilerini kaybettikleri andan itibaren zavallılıklarını salya sümük ağlayarak göstermekten zerre kadar utanmazlar. Güçlü oldukları dönemlerde kibir abidesi haline gelenler, unvanlarını kaybettiklerinde zillet içinde kıvranırlar. Hiçbir zaman normal davranışlar sergileyemezler. Yukarıda gerçek bir zalim gibi davranırken, aşağıda mazlum gibi görünmeye gayret gösterirler. Dolayısıyla şahsiyet yönünden zayıf insanların tavır ve davranışları bulundukları konumla şekillenir.</p>
<p> Bu bakımdan devleti her platformda temsil etmesi gerekenlerin, bilgi ve beceri yanında sağlam bir kişilik ve özgüvene sahip olmaları, vazgeçilmez özellikler olarak talep edilmelidir. Ancak mevcut uygulamalara baktığımızda bırakın devlet adamı olmayı; ADAM olmayı beceremeyenlerin temsil noktasında bulunmaları talihsizliğini, ülke olarak uzun zamandır yaşıyoruz.</p>
<p> Bilhassa yabancı ülkelerin devlet ve hükümet başkanları ile yapılan temaslarda iki farklı davranış biçimi kendini gösteriyor.</p>
<p> A-) Az gelişmiş ülkeler</p>
<p> B-) Gelişmiş ve güçlü ülkeler </p>
<p> Az gelişmiş ülkeler içinde petrol zengini olanlara itibar ederken, diğerleriyle konjonktürün gerektirdiği nispet de temas kuruluyor.</p>
<p> Gelişmiş ve güçlü ülkelere gelince, stratejik ihtiyaçların ve ileri teknoloji ürünlerinin temini yanında, uluslararası anlaşmalarla belirlenen ortaklık çerçevesinde kurulan ilişkiler sürdürülüyor. Almanya, Fransa, İngiltere ve bunun gibi ülkeler bu çerçevede değerlendirilmeli.</p>
<p>Ancak ABD söz konusu olduğunda geniş bir parantez açmak gerekir. Zira ABD bizim her şeyimiz, neredeyse kılcal damarımıza kadar girmiş stratejik ortağımız. İkinci dünya savaşından itibaren sürekli gelişen işbirliğimiz; son 17 yılın zirvesine çıktı. Zira ABD, İngiltere ve İsrail projesi olduğu söylenen AKP, iktidarının devamı için bu ülkenin desteğine şiddetle ihtiyaç duymaktadır.</p>
<p> Bu bakımdan Japonya’da ki G-20 zirvesinde Erdoğan-Trump görüşmesi hayati önem taşıyor. İkna edebilmek adına ABD Başkanına gösterdiği güler yüzü nedense kendi insanından esirgiyor. Vatandaşımıza reva gördüğü hakaretlere karşılık, yaptığı yumuşak konuşmalar ve komplimanlarla gönül çelmeye çalışıyor. Trump’a bakarken gülümseyen yüzler Türk Vatandaşını gördüğünde nedense kızgınlıktan mosmor kesiliyor. Bu başkanın AKP heyetini ti’ye aldığı Hollywood benzetmesini bile duymazdan gelebiliyor.</p>
<p> Güya müzakere yürütmek için, orada bulunan temsilcilerin, önünde bloknot bile olmaması, hazirun’un dekor olmaktan başka bir işe yaramadığını gösteriyor. Hoca şakirt’i gibi süklüm püklüm sıralanan heyet mensuplarının oturma düzeni ve davranışları bana;</p>
<p>-Sohbet dinlemeye gelen öğrencileri</p>
<p>-Hafızlık imtihanı için sıra bekleyen mollaları</p>
<p>-Mülakata alınacak memur adaylarını</p>
<p>-Yaptıkları kabahat için barışma ve özür dilemeye gelen aşiret mensuplarını hatırlatıyor. </p>