<p><strong>Çok garip bir ekonomik yaklaşım içerisindeyiz. Merkez Bankası’na faizleri düşürmesi, bankalara da kredi vermesi konusunda baskı yapılıyor. Bununla birlikte reel sektörün hareketleneceği, istihdamın ve vergi gelirlerinin artacağı düşünülüyor. Hatta daha komiği bunun enflasyonu düşüreceğini zanneden ilginç ve iktisat bilimini zorlayan, ama aslında patlamaya hazır bir bomba hazırlayan bir ekonomi yönetimimiz var.</strong></p>
<p>İşin gerçeğine baktığınızda, ortadaki oran ne olursa olsun, bu maliyetlerden kredi kullanamayan bir reel sektör gerçeği ile karşı karşıyayız. Tabii iktidarın reel sektörden anladığının inşaat olduğunu bir an için göz ardı edebilirsek.</p>
<p>Faizlerin kağıt üzerinde düşürülmesi kredi maliyetlerini belki reel sektör cephesinde azaltmıyor ama, bankacılık sektörünün inşaatı kredilendirme baskısıyla zararı büyütülürken, kamunun da ucuzdan iç borçlanma yapma olanağı ile biraz daha içten para kullanma gerçeği önümüze geliyor.</p>
<p>Günün sonunda alacaklarında hiçbir fedakarlık yapmayan, aksine vergiler ve cezalar üzerinden yük bindiren bir anlayışla, sevdiği bir sektöre ve kendi ihtiyaçlarına finansman sağlayan bir yaklaşım birlikte sergileniyor.</p>
<p>Mesela turizmi ele alalım. Sürekli reklamı yapılıyor; adet üzerinden kazancı göz ardı ederek kaç turistin ülkemizi ziyaret ettiği konuşularak, hedefler de sürekli büyütülüyor. Bu arada iç turizmin de canlanması isteniyor.</p>
<p>Sene sonunda kaç para getirdiğine bakıldıktan sonra, yıl genelinde unutulan bu sektöre şimdi bir de yüzde 2’lik konaklama vergisi getiriliyor. Turizmci zaten zor bir süreci aşmaya çalışırken müşterisine bunu nasıl anlatacak? Çünkü neticede bunun fiyatlara, yani maliyetlere yansıtılması gerekiyor.</p>
<p>Vatandaşa dolaylı vergilerle yüklenen bir anlayış, para muslukları kesildiği, içte de ekonomi yaratıp vergi toplayamadığı için, sürekli salma vergilerin peşinden koşuyor. İlginç bir detayı da bu aşamada atlamamak lazım.</p>
<p>Topladıkları vergilerin de hesabını vermiyor. Satıp, savıyor, salma vergiler çıkarıyor; dolaylı vergilerin oranını arttırıyor; ama bir TL’lik işi neden 4 TL’ye yaptığını, bir takım firmalara bağlayıcı kaynak aktardığını, bazılarının vergilerini silip, diğerlerine e-haciz başlatmanın nasıl bir mantık olduğunun hesabını vermiyor.</p>
<p>Yazılımı destekliyor, ama kamunun yerli yazılım kullanmasını sağlayamıyor. İsraftan yakınıyor ama uçaktan makam aracına hiçbir giderden geri kalmıyor. Reel sektörden beklentilerini ortaya koyuyor ama reel sektörün ihtiyaçlarını dinlemiyor.</p>
<p>Tüm bu fotoğraftan sonra da, ayakta kalmaya çalışan firmalara ve insanlara, daha çok fedakarlık konusunda nutuk atmaktan geri kalmıyor. Bence akılın, bilimin, insafın şirazesi tamamen kaydı.</p>
<p>İşsizliği yok sayan, EYT gibi konularda doğruyu söylemeyen, kaynak gerekiyor deyip, har vurup harman savuran, reel sektörden beklentiye girip, ne yaşadıklarını umursamayan bu anlayışla nereye gideriz?</p>
<p>Ancak yandaş televizyonlarda reklamı yapılan ve gerçekle ilgisi olmayan, ama sonuçları itibariyle herkesin canını acıtan uygulamalara… Bunlar biraz ortaya çıkınca da, sahte kabadayılıkla gündemi saptırırsınız, olur biter. Nasılsa buna inanmaya hazır, elindeki riski saflara satmak için uğraşan bir de finans piyasası ve onu destekleyen medya yaklaşımı var.</p>
<p>Reel sektör, vergi ve faiz… Bu üçlemeye baktığınızda hem ortadaki kafa karışıklığını görüyorsunuz, hem de ekonominin bir Bermuda Şeytan Üçgeni’nde kaybolduğunu…</p>