<p>Değerli okurlarım yakın zamanda gerçekleştirilen NATO İttifakı'nın kuruluşunun 70. yıl dönümü dolayısıyla Londra'da düzenlenen NATO Liderler Zirvesi öncesinde İngiltere, Fransa Türkiye ve Almanya liderleri bir araya gelmişti.</p>
<p> </p>
<p>Erdoğan, zirveyle ilgili bilgi aktarırken kendisine yöneltilen bir soruya dörtlü zirveyi "İngiltere, Almanya, Fransa ve şahsım dörtlü zirve yaptık" diyerek cevaplamıştı.</p>
<p> </p>
<p>Şimdi sormak lazım;</p>
<p>Cumhurbaşkanlığı makamıyla temsilen katılmış olduğumuz bir toplantıda, katılım sağlayan üç ülkeyi sıralayıp Türkiye Cumhuriyeti’ne gelince;</p>
<p>Türkiye olarak katılım sağladık demek yerine,</p>
<p>Sayın Erdoğan’ın şahsım katılım sağladım demesi sizce neyi ifade ediyor?</p>
<p>Ne anlama geliyor?</p>
<p> </p>
<p>Şunu unutmamakta fayda vardır, Türkiye Cumhuriyeti’nden, Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir vatandaşı üstün değildir, olamazda.</p>
<p>Sayın Erdoğan’daki bu ego nedir?</p>
<p>Bu kibir nedir?</p>
<p>Üzerinde doğup büyüdüğü,</p>
<p>Türkiye Cumhuriyeti sayesinde makam mevki sahibi olduğu,</p>
<p>İtibar gördüğü,</p>
<p>Vatanından kendisini nasıl üstün görür benim aklım ermiyor erenler varsa buyursun açıklasın!</p>
<p>Bir devleti temsilen orda isen yapmanız gereken açıklama gayet açık ve nettir?</p>
<p>Dörtlü zirve gerçekleştirdik bu zirveye Fransa, Almanya, İngiltere ve Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen şahsım katılım sağladım demenizdir.</p>
<p> </p>
<p>Bu ülkenin kurucusu ve ulu önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk dahi hiçbir zaman ne milletinden ne devletinden kendisini üstün görmemiştir.</p>
<p>Buna dair hiçbir hal, hareket, söylem ve davranışta bulunmamıştır.</p>
<p>Kaldı ki bu zamana kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir Cumhurbaşkanı da bu şekilde bir söylemde bulunmamıştır.</p>
<p> </p>
<p>Şunu herkesin bilmesi ve idrak etmesi gerekir ki, hangi makamda hangi mevkide olursanız olun gelip geçicidir.</p>
<p>Türkiye Cumhuriyeti dünya var oldukça bakidir. Ve hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti’nden kendisini farklı bir kategoride göremez.</p>
<p> </p>
<p>Unutulmamalıdır ki; tarih insanı iki türlü yazar;</p>
<p>Ya güç hastalığına kapılmış; Hitler, Stalin, Mussolini gibi ülkesine zulüm eden, her şeyden ve herkesten kendini üstün gören egolarının ve hırsının esiri olmuş bir diktatör lider olarak,</p>
<p>Ya da Gazi Mustafa Kemal gibi,</p>
<p>İsmet İnönü gibi,</p>
<p>Ahmet Necdet Sezer gibi,</p>
<p>Bülent Ecevit gibi,</p>
<p>Süleyman Demirel gibi,</p>
<p>Necmettin Erbakan gibi,</p>
<p>Alparslan Türkeş gibi,</p>
<p>Ülkesine sevdalı dürüst,</p>
<p>Demokrat,</p>
<p>Milletini ve devletini her şeyden üstün tutan devlet adamı olarak,</p>
<p> </p>
<p>Bu iki sınıfı seçmek elimizde olan bir şeydir.</p>
<p> </p>
<p>Ya! Önce vatan ve millet dersin tarih seni ölümsüzleştirir,</p>
<p>Ya da! Makam mevki dersin makam elden gidince tarih seni, tarihin çöplüğüne atar ne ismin anılır ne cismin.</p>
<p>Anılsa da rahmetle değil ahla vahla bedduayla anılmaktan öteye geçmez.</p>
<p> </p>
<p> </p>
<p>Ülkeni ekonomi bakımdan dünyasını süper güçleri arasına taşıyabiliyorsan,</p>
<p>ülkenin eğitim seviyesini dünya da örnek gösterilecek bir düzeye çıkarabiliyorsan,</p>
<p>Türk halkının refah seviyesini geleceğinden kaygılı yaşamayan açlığa, yokluğa, yoksulluğa mahkum edilmeyen bir seviyeye getirebiliyorsan üstünlük konusunda söyleyecek sözümüz yok demektir bu üstünlüğüne.</p>
<p> </p>
<p>İnsanlar ekonomik darboğazda çırpınırken,</p>
<p>Eğitim sıralaman üçüncü dünya ülkeleri seviyesindeyken,</p>
<p>Ülkenin iç dış borcu cumhuriyet tarihinin rekor seviyesine ulaşmışken,</p>
<p>Ekonominde çanlar çalarken,</p>
<p>Üretimin durmuş, tüketim ekonomisi almış başını zirvelere çıkmışken,</p>
<p>Tarım, hayvancılık, madencilik gibi önemli değerlerin içler acısı durumdayken,</p>
<p>Dört milyon Suriyeli ülkeni sığınmacı ayağıyla adeta işgal altına almışken,</p>
<p>Senin vatandaşın bunların yüzünden işini aşını kaybetmişken,</p>
<p>Yaklaşık bir buçuk milyon EYT’li emeklilik beklerken,</p>
<p>Kısaca ülkemiz bu kadar sorunla mücadele ederken,</p>
<p>Şahsım desen ne olur demesen ne olur...</p>
<p> </p>