USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

SEÇİME İTİRAZ (KALBİME DAMDI)

11-04-2019
<p><strong>31 Mart seçim depreminin merkez üssü İstanbul. Cumhur İttifakı bu şehirde 8,5 şiddetinde depremle sarsıldı. Şu anda AKP ve kısmen MHP içinde can kaybı çok fazla olacak. Zira Cumhur Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan aşkla bağlı olduğunu ısrarla vurguladığı İstanbul’la vuslatı beklerken hicranı tattıranların belki de siyasi hayatlarını bitirerek cezalandıracak.</strong></p> <p><strong>                Kızgın, şaşkın ve çaresizlik içinde zaman kazanmaya çalıştıklarını gördüğüm İstanbul İl Başkanı ve seçimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz infazı yapılacakların başında geliyor. Arkasından sorumlulukları oranında her görevli bu furyadan nasibini alacaktır. Bence paniklemelerinin esas sebebi bu.</strong></p> <p><strong>                Sık sık ekranlara çıkarak itirazdaki gerekçelerini açıklayan Ali İhsan Yavuz’un en önemli argümanı olarak “böyle hissettiğini” söylemesi siyasetimizin geldiği yeri göstermesi açısından çok önemli.</strong></p> <p><strong>                Yüksek Seçim Kurulunun yapılan itirazlarda somut delil, maddi delil ısrarı elbette yasa emridir. Bu bakımdan karar mevkiindeki yetkililer hata yapmamak için somut delil talebi verilen kararların şaibesiz olması içindir. Yasalardaki sarahat yanında içtihatların da bu yönde yapılanmasına rağmen maddi temelden yoksun tamamen sübjektif gerekçelerle itiraz etmek ancak traji komik refleks olabilir. Hiçbir kalkınma, gelişme ve ilerlemede hislerin yeri olamaz</strong></p> <p><strong>                Bu merhaleler bilimsel ve ampirik yöntemler le aşılır. Hayretle izlediğim bu süreç ve kullanılan ifadeler iktidarın aczinin ve beceriksizliğinin itirafı gibi anlaşılmaktadır.</strong></p> <p><strong>                Yüksek Seçim Kurulu emekliliği gelen üyelerinin görev sürelerini uzattı, tüm hakim ve savcıların atama ve tayinleri Adalet Bakanlığınca yapıldı, vali kaymakam emniyet müdürleri İçişleri Bakanlığınca görevlendirildi.</strong></p> <p><strong>AKP’ye bağlı Memur-sen üyelerinin neredeyse tamamı sandık başlarına getirildi. Yetmedi AKP’nin sandık temsilcileri yanında Cumhur İttifakı sebebiyle MHP görevlilerinin de bulunduğu sandıklarda hırsızlık iddiası ne kadar inandırıcı olur?</strong></p> <p><strong>                Bence hırsızlık ve yolsuzluk gibi gerekçelere sığınarak seçimi iptal ettirmek, bilahare seçimi yenilemek gayretleri toplumda kabul görmez. Böyle bir girişim Ekrem İmamoğlu’nu mağdur duruma getirir. Bizim toplumumuzun en önemli hasleti mağdur ve masumun yanında yer almak şeklinde tecelli eder. Bilindiği gibi bu konuda en çarpıcı örnek şiir okuduğu için hapis cezasına çarptırılan Cumhur Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Halkımız gadre uğradığını düşündüğü için kendisini bağrına bastı ve ülkemiz siyasetine hediye etti. Sonuçta halkla inatlaşılmaz. Hükümete düşen bütün dikkat ve enerjisini ekonomik meselelere teksif etmesidir.</strong></p> <p><strong>                İstanbul seçimlerinin gündem de tutulması çabası ekonomik çöküntüyü gözlerden kaçırma gayretidir. Ancak her geçen günün iktisadi geleceğimiz açısından önemi bilinmesine rağmen, ihmal görüntüsü krizin uzamasına sebep olmaktadır.</strong></p> <p><strong>                Yaşadığımız onca hadiseleri aşmak hep toplumsal beraberlik sonucunda oldu. Bu bakımdan İstanbul seçimlerinin toplum vicdanında kabul görmeyecek tarzda farklı mecralara dökülmesi birliğe beraberliğe suikast anlamı taşır.</strong></p> <p><strong>                Toplumsal mutabakat ekonomik krizin tedavisi adına en önemli reçetedir. Zira her kesimin büyük fedakarlık göstermesiyle aşılabilir. İşte bu durumda İstanbul seçimlerinde yapılacak yanlış tercih toplumdaki yarılmayı kronik hale getirir. Bu sonuçtan ülkemiz uzun zaman ağır bedel öder. Bu bakımdan Hükümet süreci tabi akışına bırakarak ekonomiye odaklanmalıdır.</strong></p> <p><strong>                Gelelim giriş bölümündeki temas ettiğimiz Ali İhsan Yavuz’un hislerine; Gaziantep’te kişiler hissettiği şeylerin gerçekleşmesini mahalli ifadeyle Kalbime Damdı diye anlatırlar. Anlaşılan seçimde yapılan hırsızlık ve yolsuzluk kalbinize dammış bunu anladım. Ancak benim müşahadem şahsınızın hissi kablel vukusu’dur. Yani yaklaşan tehlikeyi hissetmektir. Zira ilk fatura size çıkacak gibi görünüyor…</strong></p>
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?