<p><em><strong>Ekonomi Gazetecileri Derneği olarak Anadolu’daki ticaret ve sanayi odası başkanlarıyla buluşmalarımız devam ediyor. Geçtiğimiz hafta sonu Trabzon, Diyarbakır ve Denizli temsilcileriyle bir araya geldik.</strong></em></p>
<p>Öncelikle şunu memnuniyetle söylemek isterim ki her üç noktadaki bakış açıları, süreci dönüştürme çabaları ve yeni model arayışları takdir edilesi ve umut verici bir biçimde insanı etkiliyor.</p>
<p>Fakat anlatılanların içinde bence en önemli konu Trabzon’dan geldi. Pazarda etkin olabilmek adına yıllardır ihmal edilen, uluslararası pazarlamanın en önemli başlıklarından biri olan dış ticaret istihbaratı.</p>
<p>Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı M. Suat Hacısalihoğlu’nun bu noktada ildeki yapılanmaya ilişkin verdiği bilgi çok kıymetliydi. Öncelikle olayın Trabzon’a yakıştığını da belirtmek gerekir.</p>
<p>Çünkü il tarih boyunca ticaretin ana kapılarından biri olma özelliği taşıyor. Hatta İpek Yolu’nun denize açılan kapısı olarak da nitelendiriliyor. İşte tarihsel bu özelliğini modern pazarlamayla bütünleştiren Trabzon, oda bünyesinde 25’er kişilik ekipler halinde dış ticaret elemanı yetiştirmeye başladı.</p>
<p>Gerek oda dahilinde, gerekse de firmalara dahil olarak tedarikten son tüketiciye kadar uzanan zincirde, dünyadaki ticaretin gelişimini belirliyorlar. İngiltere Londra’da da bir ofis açıldığını Başkan Hacısalihoğlu’ndan öğreniyoruz. Böylece üyelerin bu pazara açılmasına yönelik bir hamle gerçekleştiriliyor.</p>
<p>Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İngiltere temelli Avrupa pazarıyla da yetinmeyeceklerini belirtiyor. Afrika, ABD ve Uzakdoğu’da açılması planlanan noktalarla coğrafya genişletilecek. Başkan Hacısalihoğlu bilgi aktarırken bakın neler söyledi:</p>
<p>“TOBB bizi bu konuda uyandırdı. Fikri oradan aldık ve geliştirdik. ABD ve Çin’in stratejisini okuyarak bu alana eğildik. Pazarlama temelde tedarik zincirinden tüketiciye kadar iyi pazar bulmada etkin bir sistem. Hangi ürünün, hangi ülkeye uygun olduğunu kapsayan bir çalışma.</p>
<p>Bunun bir ayağı da yurtdışını yakın takip etmek. Daha önce İran Tebriz’de uygulamasını yaptık. Dijitalleşmeyle bu iş daha da kolaylaştı. Doğru yetişen insanları, pazarlarda etkin kullanarak ihracatı arttırabiliriz.”</p>
<p>Aslında bu mesele beni ayrıca heyecanlandırdı. Çünkü yıllar önce kaleme aldığım ‘Ekonomik Kurtuluş Savaşı’ başlıklı 10 günlük yazı dizisinin uluslararası pazarlama ayağıyla ilgili örtüşen yanları bulunuyor. Bu vesile yazının o kısmını tekrar sizlerle paylaşayım.</p>
<p>“...Ardından Türk Dış Ticaret Konseyi (TETRA) hayata geçirilecek. Benzer modellerin Uzakdoğu’nun başarılı ekonomilerinde işlediği görülüyor. Örneğin Japonya JETRA (Japan External Trade), Güney Kore KOTRA, Çin CETRA ile yıllardır sistemi uyguluyor. Hatta bu oluşumların ülkemizde de temsilcilikleri olduğu biliniyor. Bu konsey, önemli pazarlarda ekonomi elçiliği şeklinde yapılandırılacak. Bu elçiliklerden pazar hakkında bilgiden, reklam, pazarlama, fuarcılık, lojistik, gümrükleme, depolama gibi birçok hizmeti almak mümkün olacak. Ayrıca konseye bağlı bu temsilcilikler, gıda marketleri, hızlı gıda tüketimi, mobilya, halı, hizmet gibi sektörlerin zincirlerinin kurulmasını da koordine edecek.</p>
<p>Yani ülkeden giden işadamı ve sektörleri kaderlerine terk edilmeyecek. Koordineli bir biçimde pazarlarda etkin olması sağlanacak. Uluslararası pazarlama, sonuç alınabilmesi için kritik noktalardan birini oluşturuyor…”</p>
<p>Açıkçası bu açıdan aradan 10 yılı aşkın zaman geçse de Trabzon’dan yükselen bu ses beni ayrıca heyecanlandırdı. Elbette iş sadece pazarlamayla bitmiyor. Yine aynı kapsamda konuğumuz olan Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya’nın bu aşamadaki uyarıları da kıymetliydi.</p>
<p>Dedi ki Mehmet Kaya: “Komşuya mal satmadığımız sürece dünyaya mal satma şansımız yok. Dünyanın tüm ihracatçı ülkelerinde sistem böyle işler. Her ili sanayi kenti yapmaya uğraşmayalım. Her şehrin kendi özelliklerine uygun bir yapı kurmalıyız.”</p>
<p>Tam bu aşamada ortak ses verebilmek önemli. Diyarbakır da bunu Mezopotamya Altın Üçgeni projesiyle yürütüyor. Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin bu sistemle kendi arasında rekabet etmek yerine güçbirliğine gidip, ortak destinasyonla turizmde etkin olmanın yolunu arıyor.</p>
<p>Nitekim Başkan Kaya’nn verdiği bilgiye göre bu yapıyla üçgenin destinasyonlarda hemen öne çıktığını gözüküyor. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı “Her ile aynı gömleği giydirmemeliyiz” diyerek de teşviklere yönelik net uyarısını ortaya koyuyor.</p>
<p>Bir diğer konuğumuz da Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan’dı. Erdoğan ilin yeni ekonomiye dönüşüm yolculuğunu anlatırken, teknik tekstile dönen üretim stratejisini belirtmesi de, sektörlerimizi ders çalıştığını bize anlatıyordu.</p>
<p>Velhasıl kelam her üç başkanın da ortaya koydukları vizyonun çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Doğru üretim, dijitale ve yeni ekonomiye uyum, dönüşüm, doğru havza yönetimi algısı ve etkin bir dış pazarlama Türk reel sektörünün ders çalıştığını bize gösteriyor.</p>
<p>O zaman soru şu: Ders çalışan reel sektöre, bu emeklerinin karşılığında ne kadar gerçek destek sunuyoruz? Kısır gündemleri bırakır ve onların gündemine dönersek, gözüken o ki Türkiye sorunlarını kısa sürede aşmaya aday. Bu fırsatı kaçırmayalım derim.</p>