<p><em><strong>Garip bir ülkeyiz. Israrla alım gücünü kaybetmiş, geçim zorluğu çeken insanların sorunlarını konuşmak, bunlara çözüm bulmak yerine ‘iyisin iyi’ oynuyoruz. Bunun en son örneği de açıklanan tüketici güven endeksinde ortaya çıktı.</strong></em></p>
<p>2020 Haziran döneminde tüketici güven endeksi yüzde 5,2 artış gösterdi. Elbette meseleye sadece buradan baktığınızda alkışlanacak, hatta ileri gidip övünülecek bir tablo ortaya çıkıyor. Zaten ekonomi yönetimi de bunu istismar etmeyi ihmal etmedi.</p>
<p>Oysa tüketici güven endeksi güven ya da güvensizlik olarak nitelendirilen 100 noktasının 37,4 puan gerisinde. Yani 100 nötr noktasının çok uzağındayız. Endeks 59,5’tan 62,6’ya çıkmış, tüm sorunlar halledilmiş gibi anlatılıyor.</p>
<p>Fakat o süreçte zorunlu ihtiyaç harcamalarının, olmayan parayla, yani kredi kullanımı yoluyla yapıldığı, bunun da normal bir ekonomideki tüketim tercihlerinin çok uzağında, yaşamsal ihtiyaçlardan ibaret olduğu görmezden geliniyor.</p>
<p>Yani gerçek şu ki; tüketici zorunlu ihtiyaçlarını bile gelecekteki olası gelirlerini tüketerek yapmış. Yine de bununla mutlu olabilirsiniz. Tabi tek kriter buysa. Oysa tüketici güven endeksinde ortaya çıkan 5,2’lik artışı gölgede bırakan başka gerçekleşmeler var.</p>
<p>Mesela ilk ihtiyaç kredisi ve kredi kartı kullanmak zorunda olanlardaki anormal yükseliş. Bununla birlikte toplam borcun tüketicide 642 milyar TL’ye dayanmış olması. 2002 yılında bu rakamın toplamda 6 milyar 308 milyon TL’de olduğunu hatırlatırım.</p>
<p>Bu iktidarın her fırsatta kaçış noktası olarak kullandığı ve mukayeseleri de onun üzerinden yaptığı 2001 krizi sonrasından bahsediyorum. Tüketici şimdiki borcun ancak yüzde 1’i kadar borçluydu.</p>
<p>Şunu diyen de çıkabilir: ‘Ne var bunda? Paramız var insanlara kredi olarak dağıtıyoruz.’ Paramızın olmadığı tasarruf fakiri olduğumuzdan belli de, yurtdışından aldığımız borcu dağıttığımız gerçek ve sıkıntı yaşamadığımız da doğru değil.</p>
<p>Ana muhalefet partisinin UYAP üzerinden derlediği bilgilerden oluşan rapora göre, ülkede icralık dosya sayısı 26 milyon 154 bin adede ulaştı. Daha kısa süre öncesine kadar 20 milyonun biraz üzerinde, 21 milyon adedi zorluyordu.</p>
<p>Peki bu ne demek? Tüketici güveninin 5,2 arttığı ülkede, ihtiyaç kredisi borcunun TL değeri yaklaşık yüzde 45, icralık dosya sayısı da yüzde 25 artmış. Ortalama her 3 kişiden birinin icralık olduğuna dikkat çekilen bir rapor göz ardı edilebilecek bir çalışma değildir.</p>
<p>Tüm bunları moral bozmak için kaleme almıyorum. Umut tacirliğinin hasarı, günü kurtarmaktan daha büyük. Kuru övünmelerin gölgesinde bir Millet borca batıyor. Övünmeyi bırakıp, bunun çözümü için kafa yorun.</p>
<p>Bir borçlanma paketine de ‘Cumhuriyet tarihinin en büyük destek paketi’ tanımlamasını yaparken iki kere düşünün diye söylüyorum. Yoksa günün sonunda bu borcun hepimize kalacağından şüpheniz bile olmasın.</p>