<p>Yandaş kalemler makalelerinde, ucundan kıyısından gerçeklere temas ederken aynı zaman da kaybedilen seçimlerle ilgili özeleştiriyi araya sıkıştırıyorlar. Bu konuda bir takım somut bilgileri ortaya koyarken, teşhislerinde her zamanki klişeci yaklaşımlarından nedense bir türlü vazgeçemiyorlar.</p>
<p>Hükümeti cansiperane savunan bütün gazetelerin toplam satışının ancak iki yüz bine ulaştığını, dolayısıyla okunmayan haber ve yorumların etkisinin olamayacağını belirten yazar, gerçekte halkın kendilerine güvenmediğini saklamaya çalışıyor.</p>
<p>31 Mart seçimlerinden önce, belediyelerin çok büyük kısmı AKP tarafından yönetiliyordu. Son seçimlerdeki ciddi kayıplarına rağmen en fazla belediye yine de AKP’nin elinde.</p>
<p>Beldeler hariç 15 Büyükşehir, 24 şehir ve 336 ilçe olmak üzere toplam 375 belediye AKP tarafından kazanıldı. 81 vilayet, 955 ilçe, 33000 mahalle ve 18000 civarında köyün olduğunu düşündüğümüzde, yandaş basının ağlanacak hali hemen anlaşılmaktadır. Bütün bakanlıkların, il ve ilçe teşkilatları, misafirhaneler diğer alt birimler hesap edildiğinde; fazla söylendiği belli olan bu rakamın bile ne kadar komik olduğu ortaya çıkıyor. Son derece yüzeysel olarak yaptığımız bu hesaba zabıtalarından, vergi memurlarından, SGK denetim elemanlarından çekinerek abone olanlar ve partililer dâhil edildiği takdir de telaffuz edilen satış sayısının en az beş yüz bin olması icap eder. Ama bahis konusu rakam bu kesimin okuma isteği, öğrenme merakı ve genel kültür düzeyi hakkında ipucunu zaten vermektedir.</p>
<p>AKP’nin eğitime bakış açısı, tecessüsü tehdit ve tehlike olarak kabul ediliyor. Soran, sorgulayan, mantık yürüten, muhakeme eden kişi yerine siyasilerin ve cemaat ileri gelenlerinin her söylediğini mutlak doğru kabul eden sadece biat dolayısıyla itaat eden müridi tercih ediyor.</p>
<p>İstedikleri insan prototipi imam hatipler vasıtasıyla yetişecek olduğundan bu okullar konusundaki ısrarın altında eğitim değil seçmen yetiştirme iradesini görüyoruz. Ancak istenilen insan standardının sosyal hayat ya da devlet kademelerinde istihdam edilmesiyle sistemin çökmesi, AKP kurmaylarını yeni bir yol ayrımına getirdi. Ya liyakat ya biat noktasında tercihini biat’tan yana yapmaları bu iktidarın sonunu getirdi.</p>
<p> Başta ekonomi olmak üzere siyasi, sosyal, kültürel her alanda gerileme ve çöküş yaşanıyor. Eğitim, sağlık, tarım ve sanayide yatırım, üretim, istihdam, ihracat, ithalat, uluslararası ilişkiler gibi temel meselelerin yanı sıra her sahada tükenen iktidar maalesef Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve tabi vıcık vıcık yağ damlayan yandaş basını da tüketti. Yıllardır gerçekleri ters yüz ederek, sadece algılara hitap eden, haber ve yorumlarla aldattığınız vatandaşlar, ekonomik çöküntüyle narkozun etkisinden kurtulmaya başladı. Hükümetin uyguladığı mirasyedi ekonomisi sonucu ne elde satılacak işletme ve fabrika nede dışarıdan temin edilecek borç kalmadı. Bu ülkenin yıllardır bin bir zahmet ve emekle meydana getirdiği eserleri satarak sürdürülen yalancı saltanatın tacı ve tahtı yer ile yeksan oldu. Elbette bu borçlanma ekonomisinde basın olarak hak etmeden aldığınız zekât da tükendi.</p>
<p>Bozacı –şıracı misali uydurduğunuz tiraj sayıları, sahte reyting ölçüm raporlarıyla reklam pastasının aslan payını Allah’tan korkmadan sürekli cebinize attınız, akla hayale gelmeyen yöntemlerle ele geçirdiğiniz basının gücünü, hiçbir ahlaki ve vicdani kaygı taşımadan silah gibi kullandınız.</p>
<p>Siyasetçi, cemaatçi, gazeteci işbirliği ile yasal denetim yollarını dumura uğratarak, hukuka çalım atarak soygun ve vurgun düzenini bu güne kadar devam ettirdiniz. Elif’i görse mertek belleyenler, başyazar(!) iki yüz elli- üç yüz kelimeyle düşünüp, konuşanlar açık oturumların allame demirbaşları(!) oldu.</p>
<p> Bu devirde, Türkiye’nin en çok satılan ama hemen hemen hiç okunmayan yayın organları ortaya çıktı. Tehdit ve baskıyla abone yapılan başta esnaf ve serbest meslek sahipleri, bir satırını okumadıkları bu gazeteleri; yemek yerken sofra, cam silerken bez gibi kullanıp attılar. Kazandığınız belediyelerin zabıtaları, maliyenin memurları, sosyal güvenlik kurumunun denetim elemanları ve hatta polis dahi abone ve reklam elemanı gibi çalışarak daha doğrusu görünerek sizlere hizmet etti. Sizlerde bu şartlar içinde kendinizi gerçek gazeteci ve televizyoncu zannederek bol bol ahkâm kesip, büyük büyük laflar ettiniz. Ama artık deniz bitti…</p>
<p>Bu süreçte bir rakkase kıvraklığıyla yapacağınız oryantal figürlerle müstakbel iktidarın yanında yerinizi şimdiden almalısınız. Zira yarın çok geç olabilir…</p>