<p>Kurulacağı açıklanan yeni partiler ete kemiğe büründükçe, iktidar içinde tedirgin hatta endişeli bekleyiş farklı tepkilerle kendisini gösteriyor.</p>
<p>Yeni yapılanma içinde aktif olarak yer alanlar her zaman olduğu gibi kendisine milletvekili, genel merkez yöneticisi ya da il, ilçe başkanı olarak yer bulamamış, buruk ve kırgınlardan oluşuyor .</p>
<p> Siyasi yapımızın klasik refleksi olarak aktif görev alamayanlar, siyasi geleceklerini yeni yapılar için de arayan ilk gönüllüler olur. Şikayet ettikleri, eleştirdikleri her husus, aktif görev aldıkları dönemde de var olmasına rağmen, kılını kıpırdatmadan, duymazdan, görmezden gelerek gerine, gerine işgal ettikleri koltuklarda oturanlar, makamlarını kaybettikleri andan itibaren birden bire hidayete erenler.</p>
<p> Geçmişte akıllarına gelmeyen hak, hukuk, erdem, dürüstlük ve bilhassa liyakat kavramlarını dillerinden düşürmezler. İkbal uğruna genel başkanlarının gözüne girmek için yaşlarından ve kalıplarından beklenmeyen akrobatik ve oryantal figürleri büyük bir ustalıkla sergileyenler dışlandıkları andan itibaren mağrur, mazlum ve ağır abi rolleri kesmeye başlarlar.</p>
<p> Varlığını Türk varlığına armağan etmekten imtina eden başta Cumhur İttifakı vekilleri ve ne yazık ki siyasilerin kahir ekseriyeti, sırf yeniden istedikleri makamlara gelebilmek uğruna kendi varlıklarını genel başkanlarının varlığına armağan etmekten utanıp sıkılmazlar.</p>
<p> İşte bu süreç ve akıbet kaçınılmaz olarak sizi sonunda şamar oğlanı yapar. Özellikle son 38 yıllık siyasi ortamın tespiti ve eleştirisi sayılabilecek, yukarıda ifade etmeye çalıştığım değerlendirmeler, geleceğe yönelik umur ve beklentilerimizin gerçekleşme ihtimalinin ne kadar zayıf olduğunu anlatmaya yeter. Her yeni tercih, eskinin aynen kopyası olduktan sonra sahnedekiler figüran, seçmenlerin seyirci olduğu bu tuluatı içimiz acıyarak kahır ve yeni bir ATATÜRK bulununcaya kadar seyretmeye mecburuz.</p>
<p>Evvel emirde cesaretli, bilgili ahlaklı ve de haysiyetli insanlara bu günü ve geleceği teslim etmediğimiz sürece fert ve millet olarak hüsranları, hezimetleri ve sefaletleri daha çok uzun yıllar yaşamaya devam ederiz.</p>
<p>İşte yeni siyası oluşumların beklentilerimize ne ölçüde cevap vereceğini, daha doğrusu veremeyeceğini bilmemize rağmen sağcı denilen ve seçmen geçirgenliğinin çok fazla olduğu siyasi partilerden MHP’yi dünkü yazımda değerlendirmeye çalışmıştım.</p>
<p>Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın geçmişte deruhte ettikleri çok önemli görevler düşünüldüğünde kuracakları siyasi partilerden en fazla AKP’nin etkileneceği meydanda. AKP’nin etkileneceği meydanda. Dolayısıyla iktidar ve bilhassa Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tedbir ve savunma bağlamında bazı adımlar attığını görüyoruz. Barış Pınarı gibi bir askeri harekatın hercümerci içinde bile “Millet İttifakı dağılmalıdır” sözü temenniden öte bu konuda bir takım girişimlerin habercisi gibi anlaşılıyor.</p>
<p>Cumhur İttifakının minik şeriki MHP’nin AKP tabanından ciddi tepki gördüğü biliniyor. Bu konuda her iki parti genel başkanlarının yalanlama gayretlerine rağmen uzun müddet yürümeyeceği görünen bu ittifaka alternatif hazırlaması bilhassa tek adam sistemi içinde Sayın Cumhurbaşkanı açısından hayati önemde bir mecburiyet olarak görünüyor.</p>
<p> Bu bakından zaman, zaman İYİ Parti ile yakınlaşmanın arzu edilen alternatif parti olduğuna dair yorumlar yapılıyor. Kaldı ki böyle bir oluşum AKP ve Sayın Cumhurbaşkanı açısından iki türlü fayda sağlayacaktır. AKP tabanında var olan rahatsızlık büyük ölçüde bertaraf edilecek, 31Mart seçimlerinin galibi olan Millet İttifakı dağıtılmış olacak. Kaldı ki ;yeni kurulacak siyasi partilerin gerekçelerinde, MHP ile aşırı yakınlık ve ittifaktan duyulan rahatsızlık açıkça ifade ediliyor.</p>
<p>Denize girenlere “ boğulan insanlara fazla yaklaşma” tavsiyesi sıklıkla yapılır, zira panik içindeki insan can havliyle yakındaki yüzücüye sarılarak el ve ayaklarını kullanamaz hale getirir. Dolayısıyla ikisi birden dibi boylarlar.</p>
<p>İşte boğulan Bahçeli’yi kurtarmaya çalışan Sayın Cumhurbaşkanı bu teşbihteki gibi inişe geçti. Bu açıdan bakıldığında AKP hak vermek gerekiyor.</p>
<p>Gelelim dipten çıkmak için yapılan mücadeleye; Geçmişte oldukça ses getiren ve sinema eleştirmenlerinin sitayişle bahsettiği övgüler dizdiği “Er Ryan’ı Kurtarmak” filmini seyretmiştim.</p>
<p>Suriye içine yapılan “Barış Pınarı” isimli müdahaleye görünen o ki bu filmin adından mülhen Bahçeli’nin dibe çektiği Başkumandan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı kurtarmak hareketi demek daha doğru olacaktır.</p>
<p> </p>